Her gece bir meleğin yastığına dayanıp,
O ipek saçlarını koklayıp uyuyorum.
Gecenin ortasında tekrar tekrar uyanıp,
Üstü açık mı diye yoklayıp uyuyorum.
Ne kara vicdanın var imiş senin,
Sanma sakın vicdanının sesiyim.
Meftunu değilim artık busenin,
Zerrece insafın var ise senin,
Bendeniz Monako prensesi'yim.
Yine saat sabahın beş'i,
Gün ışımaya daha çok var…
Birkaç saate okunur ezanlar,
Sen sıcak yatağında uyuyor musun yar?
Ben bir geceyi daha öldürdüm,
Ama aldırma…
Nazan bu dağlara kar düşmeyince
Çığ gibi çoğalan sel bize tuzak.
Ormanlar toprakla örtüşmeyince
Yaprağı kuruyan dal bize tuzak.
Efendim istisnalar elbette kaideyi bozmaz. Fakat bizim bazı dava arkadaşları, yıllar yılı o siyah ceketlerin ve kösele ayakkabıların içinde mahvoldular. Hele hele son bir aydır yaşadığımız coronavirus, nam-ı diğer Covid-19 sebebiyle eve kapanmak bütün kimyalarını bozdu. E zor tabi, köşedeki büfeden bir paket sigara almak için bile Roma'nın fethine gider gibi siyah takımlı koloni halinde ...