KAYYUM ATANAN ÜÇ BELEDİYE

Kayyum atanan üç şehrin belediye başkanlığı üzerine

31 Mart'da; şimdi görevden alınan bu belediye başkanları pür-i pak mıydılar ki; elbette değillerdi. Ama seçime girmelerine mani bir durum görülmemişti. Bu adamlar bugün ne düşünüp, ne yapmışlarsa 31 Mart öncesi de aynı şeyleri düşünüp, yapıyorlardı.

İYİ PARTİ'nin belediye meclis üyesi adaylarını sadece o bölgenin insanları olması hasebiyle PKK'lı oldukları üzerinden isimleri listelenip yayınlanmış, Meral Hanım da hepsine kefilim demişti.

Bunları yapan hükumetin; görevden alınan bu belediye başkanları hakkında 31 Mart'da devletin istihbari hiç bir bilgisinin olmaması mümkün mü. Saflar ne düşünür bilemem ama sanmıyorum.

Benim kanaatim o ki; amaç görevden alınan söz konusu belediye başkanları üzerinden günlerce sürecek tartışmalar ile dikkatler ekonomini üzerinden başka yere kaydırılarak; ekonomi ve özellikle de dış güvenliğimiz açısından rahat çalışma ortamı sağlamaktır.

Siz ki; ABD askerlerinin Urfa'da çıkarttıkları postalarını kapı eşiğine sıra sıra büyük bir zevk ve heyecan ile dizeceksiniz; sonra bu ruh halindeki Cumhur ittifakı olarak iç güvenlik, vatan ve millet bütünlüğü üzerinden malum bölgede görevden almalar gerçekleştireceksiniz. Samimi değilsiniz. İşsizliği, açlığı, ekonomiyi kısaca perişanlığımızı tartıştırmamak ve gündemi meşgul tutmak için bütün bunları yapıyorsunuz.

Örnek mi;
Ahmet Türk aynı gerekçelerle ceza evinde yatıyordu. Cumhur ittifakı cezası bitmeden hapisten çıkararak Belediye başkanı olmasını sağlamdı mı. Peki Cumhur ittifakının taraflarının iki lideri Ahmet Türk'ü niçin affetmişlerdi; affetdiyseler niçin görev verdiler, sonra da niçin görevden aldılar.

Bu belediye başkanları velev ki suç işediler; benim de kanaatim o dur ki; işlemişlerdir. Ancak eğer sen mahalli seçimlerden dört ay sonra bu adamları görevlerinden alırsan; kendi yandaşına öyle veya böyle algılarla istediğin inandırıcılığı da sağlayarak anlatabilirsin ama dış dünyaya asla.

"Yemişim dış dünyayı" da diyebilirsiniz ama bütün hesaplarını, alış verişlerini dolar üzerinden yapıyorsun; niçin "Yemişim senin TL'ni" dedikleri için.

Oysa kanuni düzenleme yapılsa; suçun şahsiliği prensibine uygun bir düzenleme ile kayyum atanmadan suç işleyen görevden alınıp, yargılansa ülkemiz dış dünya nezdinde sıkıntıya girmeyecektir. Nitekim Avrupa konseyi bu anlamda ülkemizi takibe aldıklarını açıkladı.

Bir diğer husus; "Metal yorgunluğu" adı altında Ankara, İstanbul, Bursa gibi şehirlerin belediye başkanlarının istifaları istendi. Bazıları direnerek, bazıları ağlayarak, bazıları ise emir telakki ederek istifalarını sundular. Peki bu istifalar dış dünyada, hukuki çerçevede, batı mantalitesi ile nasıl değerlendirilecektir. Adamların kafalarının karışacağı belli. Mesela peşinen "Hukukta metal yorgunluğu diye bir şey olamaz" diyeceklerdir. Başka ne diyebilirler; görevi kötüye kullanmak, suistimal, kayırmacılık falan. Bunlar için de soruşturma açılması gerekir, kendi istekleri ile istifa etmeleri beklenmez diyeceklerdir.

Dolayısıyla, sanıyorum ki; bu tür uygulamalarımız nedeniyle fetö'nün vahametini dış dünyaya izah edip, anlatamadığımız için başta Gülen olmak üzere hiç bir önemli ismin iadesini almayı başaramadık.

Diyelim ki Almanya'da bir mahkeme Almanya' ya sığınan bir fetö mensubunu çağırsa "Sen ülkende aranan bir terör suçlususun, seni ülkene iade edeceğiz" dediğinde o da; "Siz bakmayın benim ülkeme; canı istediğinde benim gibileri fetö mensubu görür, işine geldiği zamanlar da aynı arkadaşlarımızı fetö mensubu değil "Metal yorgunu" görür.

Bugün Cumhur ittifakı çıksa dese ki; "Tüm HDP'li belediye başkanları son derece görev bilinci ile merkezi yönetimle iyi ilişkiler içinde görev ifa ediyorlar" biz gene de; PKK'dan arınmış bir HDP'nin olmayacağını dile getirir, inanmadığımızı ifade ederiz.

Peki öyleyse; niçin insanlar HDP'li üç belediye başkanının görevlerinden alınması üzerine şüphelerini dile getirip, çekincelerini ortaya koyuyorlar. Nedeni yine hükumet edenler; yani AKP dir.

Şöyle ki;
Yine seçilmiş Ankara, İstanbul, Balıkesir, Düzce, Bursa gibi belediye başkanlarını; aslında gerçek nedenini milletin bildiği ama hükumet yetkilileri itiraf edemedikleri için adını "Metal yorgunluğu" koyarak görevden alınamayıp, istifaları istendi. Çünkü sakladıkları "Gerçek neden" kayyum atamasını gerektiren bir nedendi ve bu neden AKP'yi yıpratıp, zarar vereceği düşünüldüğü için hukukta ve pratikte bir anlam ifade etmeyen "Metal yorgunluğu" denen bir gerekçe uydurulup, istifaları istendi.

İşte böyle bir çifte standart dır; malum üç belediye başkanının görevden alınıp, yerlerine kayyum atanmasına şüphe ile bakılması. Oysa ki; metal yorgunluğu gözlemlemesini yapması gereken hükumet değil seçenlerdir, yani halktır. Suçüstü hali var ise bu zaten suçun şahsiliği demektir ki; savcılığın anında duruma el koyması gerekirdi.

Aynen metal yorgunluğu üzerinden nasıl ki daha önce belediye başkanlarının istifalar alındıktan sonra meclislerinden yeni başkanlar görevlendirilmişse, kayyum atanan o üç şehirde de aynı prosedür uygulanmalıydı. Kaldı ki; bu "Metal yorgunluğu" demokrasi mantığına uymayan, sadece gerçeği görünmez kılan, Eminönü meydanında "Okus pokus" tezgahı kurmuş bir hilebaz hüneridir.

Şahsen alınma gerekçelerine inanıyorum ama bunun usulüne itiraz ediyor, demokrasimizin tahrip edildiğini düşünerek; dünyaya entegre olmuş ülkemizin böyle basit usul hataları yüzünden itibarının sarsılmasına, hatta kaybına neden olduğunu düşünüyorum.

Şimdi ben böyle olup bitenler üzerinden düşüncelerimi dile getiriyorum ya; birileri benim için ya fetöcü, ya HDP'li veya PKK'lı diyeceklerdir. Çünkü bunların "Başlarına geçirilen algı tasması"ndan aldıkları sinyal bu yönde de onun için.

Değerli bir abim der ki;

"Siyasal İslam/İslamcılar" sözü İslam'a zarar vermek için bile bile kullanılıyor.

Peki abi Kerbela katliamını nasıl anlatacağız. "Her cuma geldiğinde atıyorum Bakara'dan makaradan bir ayet" diyen hadsizi nasıl bileceğiz, "Hayır işleri için rüşvet vermek mubahtır" diyen ilahiyatcı Prof.'u dinen nereye oturacağız.

Hadi senin hatırına "Siyasal İslamcılar" demeyelim ama müsade et "Müslüman görünümlü puştlar" desek nasıl olur.
Mehmet Soral

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Biz Ne Zaman Böyle Bir Millet Olduk?
​TÜRKÇÜ DİRENİŞ
 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin