Haber yaptı muhabir, hayatımı dinledi
"Talihsiz adam" diye, ana habere çıktı.
Yazıya dök bunları, roman yapalım dedi,
Karaladım üç satır, adım şaire çıktı.
Ey! Erişilmez dağların, baharda açan çiçeği,
Ateşle su gibiydik biz, buydu hayatın gerçeği.
Yine de senin peşinden tepeler, ovalar aştım,
Çetin yolların sonunda, hep sensizliğe ulaştım.
Gönlümden geçenler bir an dillense,
Yanağın al olur utangaçlıktan.
Kor alev yüreğim sönse, küllense,
Zafiyet geçirir ruhum açlıktan.
Ben kalbime seni gömdüm bir kere,
Ölüler hiç dirilir mi sevdiğim?
Bu değişmez kanun; aynı nehire,
İki kere girilir mi sevdiğim?
Verdiğin buseyi tende sakladım,
Bir türlü atmaya kıyamadım ki.
Duruyor mu diye bazen yokladım,
Tadına bir türlü doyamadım ki.
Allı turnam buralardan göçeli,
Bağban kader gülizarı biçeli,
Aşk treni bu duraktan geçeli,
Hayli zaman olmuş, sorma arkadaş.
Her gece bir meleğin yastığına dayanıp,
O ipek saçlarını koklayıp uyuyorum.
Gecenin ortasında tekrar tekrar uyanıp,
Üstü açık mı diye yoklayıp uyuyorum.
Gün batımını hep birlikte seyr ederdik.
Sonbahar gelse bile, hiç ayrılmayız derdik.