günaydın yurduma doğmayan güneş
hayli zamandır iyi üşütüyor ateşin...
hey gidi koskoca alev topu
bana mı bilmem kaç yüz bin kilometre uzaktan havalı duruşun?
kaç göz var ışığının aksinde gerçeği gören
topu topu bu mu yani aydınlığın?!
günaydın yurduma doğmayan güneş
hayli zamandır iyi üşütüyor ateşin...
hey gidi koskoca alev topu
bana mı bilmem kaç yüz bin kilometre uzaktan havalı duruşun?
kaç göz var ışığının aksinde gerçeği gören
topu topu bu mu yani aydınlığın?!
gecekondu mahallerinden silinir duvar yazıları
kimseler bilmez kimin kimi sevdiğini
suskunlaşır tüm sevdalar
yalnızlığa terk edilir köşe başları
sensizliği kaldıramaz bu şehir
Şehrini ateşe verdim bugün,
Türküler azmettirdi…
Yine de gözlerim seni arıyor.
Çehrende göremiyorum dokuz urganın onurlu kavgasını.
Ufuklara mıhlanıyor bakışlarım,
Müebbete hüküm giymiş şafakta,
Prangalı sevdasını arıyor.
Koymuş kafasına korkuyom kardeş
Beni öldürmeden ölmeyecek bu!
Şimdiden bakıver kabrime bir taş
Beni öldürmeden ölmeyecek bu!
Allah bu kulunu böyle yaratmış
Tepeden tırnağa adam be adam
İçine merhamet ve sevgi katmış
Tepeden tırnağa adam be adam
daha ne diyeyim oy nazlım
Fırat yamacında dere boyu ölüler
gönül gözünü yum da öyle bak zulme
gözyaşın bu çıkmaz sokakta vurulur
düşersin dayanamam
neredesin koca dedem
gökyüzünü anlat bana davudi sesinle
yeniden dinlemek istiyorum
ninemi ilk gördüğün anı
mavinin bile kıskandığı huzuru
sevenin sevdiğinde görmediği bin kusuru anlat...
anlat o muhteşem zamanı
Ben seni görmeden sevdim esmer kız
solgun duvarlara yazdım gözlerinin hasretini
düşünmemiştim zamanla silikleşeceğini
hep taze kalacak sanmıştım duvar yazıları…