Zannetmem şehirler küçültür seni
Hikâyen büyütür yüzleri, bini
Düşüne götürür gerçeğin beni
Peşinden hayaller kurduğum dağlar.
Bu yıl da yeniden mevsimi gelir
Dereden tepeye açar dağlarım.
Çiçekli dallara konar, yükselir
Mis gibi kokular saçar dağlarım.
Bugün sizlere uzun bir aradan sonra "kültür- sanat" temelinde fikirlerim ve düşüncelerimi yazmamda kaynaklık eden bir yapıttan bahsetmek istiyorum. Beş yıldır hemen hemen tüm kategorilerinde yazma imkânı bulduğum, bilhassa kültürün ve sanatın dostu Tahtapod blog sitesi sayesinde görüp okuma şansı bulduğum minik öykülerden, ders çıkartılması gereken yaşanmışlıklardan, durusu sadeliklerden...
Mazlumun, yoksulun hakkını yiyip
Her gün bu giysiyi kirlettin giyip
Yaptığın, ettiğin hırsızlık deyip
Osman mı zannettik Sülün biz seni?
Tartıya koymadan dün, geleceği
Hakikat zannettik sahte ölçeği
Depremi yaşatan acı gerçeği
Görmenin zamanı geldi geçiyor.
Zamanın en vahim noktası bugün
Saati çıkmaza kurduk, ağladık.
Akşamdan sabaha eriyip gün gün
İncelen umudu kırdık, ağladık.
Nedir bu yozlaşma, sorarım size
Türklerin diline n'oluyor bugün?
Atadan emanet değil mi bize
Kim artık dilini kolluyor bugün?