Suspusken biçâre, zamansız yersiz
Dil nasıl anlatsın dil nasıl bizi?
Mızrabın değdiği sazdan habersiz
Tel nasıl anlatsın tel nasıl bizi?
Bitecek dediniz bitecek elbet
Bitmedi Vatandaş Rıza'daki dert
Ulusal düzeyde kabız siyaset
Yapandan usandık yapandan artık.
Hiddetin çözümü şiddettir, deyip
Ansızın elini kaldırdı bunlar.
Onca yıl mazlumun hakkını yiyip
Sahipsiz olana saldırdı bunlar.
Ne oldu bizlere, neyimiz var? Niçin bu noktadayız? Yani neden bu kadar yıkık dökük, naçar, yorgun, kırılgan, umutsuz, mutsuzuz? Ayrıca her gün biraz daha çoğalan isyanımıza ne demeli? Keyifsiz insan portresinin ülkelerin dört bir yanını sarmasını nasıl karşılamalı? Teknolojik yaşam bu denli sirayet etmişken tüm derinliklerine insan hayatının, niçin dar alanda tufanı yaşıyor benlikler? So...
Böğürtlen topladığımız, sonra dağ çileklerini fındık yapraklarına sarıp yediğimiz günler gelir aklıma sayın Sürmene'den başlayıp Of'un kıyı kesiminden devam edip Hayrat'ın(Trabzon'un güneyde kalan ilçesi) dağ doruklarına uzandığımız günler. Artık her şeye "sayın" der oldum bugünlerde. Sayın orman, ağaç; il, ilçe, köy, belde falan. Sayın diyerek isimleri, yerleri anar oldum. Sayın gökyüzü...
Memleket diyor ki dengeyi şaştık
Bozuldu şiraze, yönü unuttuk.
Zamanla normalin dışına taştık
Toplumsal olarak bunu unuttuk.
Not: Yazıda geçen kişi adları, durum ve olaylar birer hayal ürünüdür. Yaşanılan ülkede her şey kötüye gidiyordu. İyiye giden şeyler de oluyordu bazen, ama bunlar vatandaşın karnını doyurmuyordu. Muhalif partilerin birkaçı ortaya atılıyor, bir şeyler yapıyordu yapmasına da bir diğer muhalif partiler muhalefet ediyordu. Yani muhalefete ket vuran muhalefet partileri vardı. Başkasını Kazandı...