Sonunda yazacağımı başından yazayım; Gelinen durumda ülkücü ve milliyetçi camia olarak çok büyük vebalimiz var. Ve biz, şapkamızı önümüze koyup samimi ve ciddi muhakeme yapmamakta hala ısrarlıyız. Çünkü gerçekler hoşumuza gitmiyor, çünkü muhakemenin ortaya çıkaracağı sonuç çok çirkin. İstediğimiz kadar kabul etmesek de, istediğimiz kadar görmemezlikten gelsek de aslında hepimiz biliyoruz...
Belki inanabilirdim,...
Oslo'da görüşmelerine kılıf uydurmasaydınız mesela,
veya ben ne bileyim, 'Sen ne mutlu Türküm diyene dersen o da ne mutlu kürdüm diyene der…'e alkış tutmasaydınız.
Keşke 'Kürt' ile blücü teröristleri bir tutmasaydınız,
TRT Şeş'i tasvip etmeseydiniz, Türk şehirlerinde belediyelere eleman alırken 'Kürtçe' şartı koyulmasını yadırgasaydınız belki.
"Hakim suçluya sorar: - Bu adamı niçin dövdün. - Bana su aygırı, dedi efendim. - Ne zaman? - Bir yıl önce. - Ama sen onu yeni dövmüşsün. - Su aygırının ne olduğunu ilk defa bu hafta öğrendim de…" Aslında biz de çok olmadı bazı gerçekleri göreli. Parti amblemi binanın güzelliği iyice kanımıza işlemiş olmalı ki uyanamadık. Ayılar bile bizden erken uyandı. Kendimizi kandır...
Güvenmek, inanmak, ummak... Bu fiiller insanın tabiatında vardır, aynı yanılmak gibi. Güvenen insan, inanan, uman insan yanılabilir, hata yapabilir. Bunda utanacak, yadırganacak bir şey yoktur. Bilgi veya tecrübe eksikliğinden güvencinin, umudunun inancının boşa çıkacağını görememeye cehalet denir. Herkesin başına gelmiştir veya gelebilir. Akıllı insan hatasından ders alır. Hatasından de...
AMAÇLANAN YENİ BİR ÜLKÜCÜLÜK MÜ? Bugün sayfayı Yusuf Özkan Başkanıma bırakıyorum izninizle. Muhteşem bir tesbit yapmış başkan. Muhteşem olduğu kadar da düşündürücü! Son yirmi yıldır yaşadıklarımızı düşündükçe başımıza örülen çorabı ancak anlıyoruz. Gerçekler acıdır. Gerçekler canımızı açılabilir. Yalnız canımızı acıtıyor diye gerçeklere sırtımızı dönmek ileride daha çok canımızı acıtacak...
Beni takip edenler belki fark etmiştir;Uzun süredir şehit haberleri ile alakadar tepkimi gösterecek paylaşım yapmıyorum. Neden yapmıyorum?Çünkü sosyal medyadan verdiğim tepki, içimde olan bitenin hakkını yansıtmayacağını düşünüyorum.Kendimden utanıyorum.Gencecik canlar şehit oluyor, biz bir-iki resim paylaşıp, iki afili laf edip deşarj oluyoruz sonra da hayatımıza devam ediyoruz gibi gel...
Türk milliyetçiliği kavgayla değil, sevgiyle beslenir. Ve bu bir tercih değil, bir mecburiyettir. Arkadaşlarımız, ülküdaşlarımız sağ olsunlar! Bir konunun, bir tartışmanın içinden daha kaşımız, gözümüz yarılarak çıktık. Kimi ülkücülükten attı, kimi teessüf etti, kimi adabıyla eleştirdi, kimi terbiyesizce küfretti. Kimi yeni icat çıkarmakla, kimi solcu, kimi komünist sevicisi olmakla suçl...
Boğaziçi iyi bir üniversiteyse düzene ters her müdahale bozar. Melih Bulu tercihinin bir aylık psikolojik yıkımına böyle bakmalıyız. Derken, olmayacak bir iş daha oldu. İki fakülte birden açma kararı alındı. İçerde destek bulamayınca dışardan asker sevkıyatı yapar gibi. O iki fakülteden Türkiye'de mebzul miktarda var. Yüz iletişim mezunundan ancak ikisi üçü iş bulabiliyor. Hukuk deseniz ...
Dostlar!Partilere, başkanlarına, kişilere, gruplara bağlanmak bazılarımız için bir ihtiyaç olabilir.Fakat unutmamamız gereken bir şey var: Doğrular ve gerçekler bizim için bunlardan önce gelir.Doğru ve gerçek, ferdler için de, millet ve devlet hayatımız için de soluduğumuz hava kadar hayati bir ihtiyaçtır.Her söylenene doğru ve gerçek üzerinden bakma alışkanlığını ölçü edinmek bizi ...