Gün batımını hep birlikte seyr ederdik.
Sonbahar gelse bile, hiç ayrılmayız derdik.
Her gece bir meleğin yastığına dayanıp,
O ipek saçlarını koklayıp uyuyorum.
Gecenin ortasında tekrar tekrar uyanıp,
Üstü açık mı diye yoklayıp uyuyorum.
Allı turnam buralardan göçeli,
Bağban kader gülizarı biçeli,
Aşk treni bu duraktan geçeli,
Hayli zaman olmuş, sorma arkadaş.
Verdiğin buseyi tende sakladım,
Bir türlü atmaya kıyamadım ki.
Duruyor mu diye bazen yokladım,
Tadına bir türlü doyamadım ki.
On beş yıl mahpusluk daha dün bitti,
Görenler ne çabuk geçti dediler.
Ümidim kalmadı, hayaller yitti,
Gençliğin kuş olup, uçtu dediler.
Suçlamam seni ancak, maziye bak da düşün,
Neler neler söyledim, takmadan giden sendin.
"Eğer böyle gidersen, mümkün olmaz dönüşün,"
Dediğimde, ardına bakmadan giden sendin.
Sanki bir melekti, gördüm düşümde,
"Benimle gel!" dedim, gelemem dedi.
Ellerini tutup iç çekişimde,
"Yanımda kal!" dedim, kalamam dedi.
Dini bilmez dinciler,
Yalanda birinciler,
Döküp döküp inciler,
Kendine inandırdı,
İnsanları kandırdı.