daha ne diyeyim oy nazlım
Fırat yamacında dere boyu ölüler
gönül gözünü yum da öyle bak zulme
gözyaşın bu çıkmaz sokakta vurulur
düşersin dayanamam
Dolmuşun arka koltuğunda dört arkadaş oturuyor, onların önünde oturan ise çocukluktan gençliğe yeni yeni adım atan bir kardeşimiz. Dört arkadaş, genç kardeşimize agresif şekilde bir şeyler soruyorlar. Kardeşimizden cevap yok, çünkü işitme engelli. O sual her neyse bu defa daha hararetli şekilde soruyorlar. Kardeşimiz tedirgin hareketlerle işitme engelli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ama...
Allah bu kulunu böyle yaratmış
Tepeden tırnağa adam be adam
İçine merhamet ve sevgi katmış
Tepeden tırnağa adam be adam
Biz sizinle çoktan ayırdık yolu
Bizim güttüğümüz fikir farklıdır
Hepimiz olsak da Allah'ın kulu
Bizim çektiğimiz zikir farklıdır
Gönlümün telinde bir yaman ezgi
Gözlerden süzülür çalınmaz Alim
Yazılan silinmez böyleymiş yazgı
Kaderin hakkından gelinmez Ali'm
Koymuş kafasına korkuyom kardeş
Beni öldürmeden ölmeyecek bu!
Şimdiden bakıver kabrime bir taş
Beni öldürmeden ölmeyecek bu!
Şehrini ateşe verdim bugün,
Türküler azmettirdi…
Yine de gözlerim seni arıyor.
Çehrende göremiyorum dokuz urganın onurlu kavgasını.
Ufuklara mıhlanıyor bakışlarım,
Müebbete hüküm giymiş şafakta,
Prangalı sevdasını arıyor.
Okusun öğrensin bilmeyen varsa
Ne tükenir ne de biter Mehmetçik
Ne zaman nerede bir mazlum görse
Ona Hızır gibi yeter Mehmetçik
günaydın yurduma doğmayan güneş
hayli zamandır iyi üşütüyor ateşin...
hey gidi koskoca alev topu
bana mı bilmem kaç yüz bin kilometre uzaktan havalı duruşun?
kaç göz var ışığının aksinde gerçeği gören
topu topu bu mu yani aydınlığın?!