Türk kahpece ölür mü be kardeşim?

​İçimizde biriktirdiğimiz, kendimize dahi söylemeye çekindiğimiz cümlelerimiz var bizim... 

Toplum mühendislerinin bu ülkede olmayanı oldurmak üzerine yapmış oldukları çalışmaların üzerine tuz biber olmayalım diye susanlar var... 
Mertçe yumruğunu masaya vuramamış ancak mertlikden dem vurmuş liderlerin bilmemnerelerini havaya kaldırma konusunda ustalaşmış, yaptıkları yanlışları kendi aralarında dahi konuşamayan kitleler haline dönüştürülmüş, dönüştürüldüğünün dahi farkına varamamış kişilerle siyaset yapılmaya çalışılıyor

[Aslında koynunuza bile almayacaklarınızla da, topu fazla havalandırmayalım]

Devamını Oku

Ve herkesin derdi kendine ağır Gerisinin dili lal, kulağı sağır.

Bazen yazı yazmaya gerek duymaz insan bir fotoğraf karşısında.

Kimi zamanbir fotoğraf karesine kitaplar dolusu dizeler yazarken kimi zaman gerçeği, kimi zaman hayallerinizi, kimi zaman hikayeleri bir kareye sığdırmaya çalışırsınız.

Bu yazıyı yazma kararını verdiren 3.5 yaşındaki bir bebeğe ''parasızlık yüzünden kadına gidemeyen''bir ruh hastası, bir vicdansız, bir katil olsa da, bir fotoğraf karesini sizlerle okumak istedim sadece…

Uzun zamandır bir biyografi üzerinde çalışıyorum. Kısmet olur da çıkarabilirsem eğer pedofili'den kurtulan bir kız çocuğunun yaşamını da yakından incelemiş olacağız. Resmi ilk gördüğümde daha birkaç gün önce kitabın bir bölümüne alıntıladığım şu konuşma aklıma geldi.

'' -Polyannacılık nedir tam olarak o zaman?

Devamını Oku

TAMAMEN DUYGUSAL

Canlı bombalar hakkında hep işimize gelmeyen olanları konuştuk. 

Ideolijilerinin ya da inançlarının gereğini yaptıklarını değil, ilaçlarla bu hale getirildiklerini falan filan.

Üstelik bunu yaptıkları için hiç bir yerde mal mülk edindiklerini de duymadık. Duyduk mu? 

Onları terörist olarak gördük de yine inançları ve ideolojileri gereği koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile pazarlığa oturacak kadar büyüdüklerini/büyütüldüklerini görmezden geldik.

15 Temmuz darbe girişiminde bir emirle öldük/ öldürdük.

Hatta işi bir tık daha ileri götürüp kafa bile kestik (iddia olduğu sönleniyor). Karşılığında TEM 'de yaralanan şehit olan askerden/polisden daha fazla tazminat daha fazla maaş aldık. Almadık mı?

Devamını Oku

Dikkat çekmek için, çünkü sen benim bu cevabı vermemi istiyorsun'

''Artık siyaset üzerinden yazı yazmayacağım'' hatta siyaset üzerinden açtığım sosyal medya hesaplarını kapatarak sadece ailemle, arkadaşlarımla, dostlarımla aile, tatil, yemek, örgü, cart curt fotoğraflarımı paylaşacağım bir hesapla sosyal medya hayatımı sürdürme kararı almıştım. Uzun zamandır bu tip kararlar alıp vazgeçmemi yada vazgeçmemizi sağlayan da ne yazık ki yönetimde ki aldanmışlıklarınız olduğu için, aldığımız kararları sürekli bozmayı artık milletin diline düşmüş bir takım atasözleriyle kıyaslamaya başladık. Tövbelerimizi bozmayı... :)

2 gün önce A. Bican Ercilasun hocamızın Yeniçağ gazetesi köşesinde de dediği gibi

''beni bırakmıyorsunuz ki Nesimi'den, Fuzuli'den, Nedim'den, Yahya Kemal'den, Karacaoğlan'dan, Veysel'den şiirler; Ömer Seyfettin'den, Sait Faik'ten hikâyeler okuyayım. Bırakmıyorsunuz ki tarih okuyayım, roman okuyayım, müzik dinleyeyim. Zulmün karanlığı ile beynimi ve ruhumu karartıyorsunuz. Bu yazılar sizin eserinizdir''
Devamını Oku

TROMBOSİT BAĞIŞI...

ve Aferez Üniteleri hakkında...

Bazı hastaların tedavisi süresince ''trombosit'' adı verilen, kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerin eksikliği ile sık olarak karşılaşılmakta ve buna bağlı olarak hastalarda ciddi kanama problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bu durumlarda kullanılmak üzere kanın sadece trombositlerini ayıran ve eritrositlerini [Eritrosit kanda hareket eden önemli hücrelerdir. Hayati önem taşıyan gaz alışverişi görevini yapan eritrosit, genelde kırmızı kan hücreleri olarak bilinir] kişiye geri veren, ayrıca bir kişiden tek seferde 5-6 ünite trombosit elde edilen bir sistem kullanılmaktadır... 

Her donörün haftada bir trombosit vermesinde sağlık açısından hiç bir sakıncası olmayan bu uygulamanın en önemli ayağı damarlarınızın [görevlilerin tabiriyle] boru kadar geniş olma özelliği... 

Eğer damarlarınız yeterli derecede geniş ise sizden 3 tüp kan alınarak gerekli testler yapıldıktan sonra aynı gün içinde hasta yakınları yada hastahane size randevu vererek ortalama 30 dakika süren bir uygulamayla gerekli miktarda trombositi aynı anda bir kolunuzdan alınıp trombositten ayrıştırılan kanı diğer kolunuzdan size tekrar iade ediyor...

Donörler haftada 2 kez, ayda 8 kez, yılda 24 kez trombosit verebiliyorlar. Burası işin teknik kısmı.

Devamını Oku

''AFFETTİM AŞKIM SENİ''

''Kandırıldım, yalan söyledi, beni kullandı'' söylemlerine fazla sığınma, her şey karşılıklıydı ve siz o yatak da, pardon o yollarda ''beraber yürüttük, ah canım pardon yürüdük biz bu yollarda'' türküsünü söylerken; Biz de Aşık Mahsuni'den ''parsel parsel eylemişler dünyayı'' türküsünü dinliyorduk

AKP, Fetö'ye ''Hoca efendi'' dedi, KAPATACAK MISINIZ?

''Bundar yıllaaar yıllaaaar önce, sevgilisi onu kandırdı diye çok üzülmüş; kadınların saçlarının uzun, akıllarının kısa olduğu gerçeğine kendini feci şekilde inandırmış olacak ki, o güzelim sırma saçlarını hep kısa kısa kestirmiş o da yetmemiş gibi bir de kökünden kazıtmış salak..
Neymiş efendim sevgilisi ''yalan söylüyormuş.''
Oysa senin ona söylediğin yalanlar arşa çoktaaan ulaşmış, sana geri dönmüş, kendi sesini duyduğunda ''sen kimsin'' demişsindir kesin..
Hatta belki de cep telefonları ilk çıktığında hani ''la bu ses arada bağlantı olmadan sana nasıl geliyor'' efsanesi bile kesin senin bu unutkanlığından türemiştir.
Yalan ciddi bir hafıza gerektirir oysa değil mi? 

Neymiş efendim ''kandırıyormuş
'''Ne demiş?''
''Seni seviyorum'' demiş..
Allah iyiliğini versin senin :-)
Herkesin suratına Küçük Emrah gibi kaşlarını kaldırıp, ''ama benim babam yok, ben sevgi pıtırcığıyım, bana beni sevdiğini söyle'' diyen sen değilmişsin gibi..
Neymiş efendim ''seni kullanmışmış''
''Kız kızım, adam seni niye kullansın.

Devamını Oku

Ordu'yu ordu ordu her taraftan linç ediyorlar!

Yeter artık yeter; 

Ordu'yu ordu ordu her taraftan linç ettiğiniz yeter.. 

Fetöcü darbecileri halk önlemişmiş... 

O Fetöcü yapılanmaya karşın Ordu'da ki Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı, Cumhuriyetin yılmaz bekçisi subaylar eğer o darbecilere katılmış olsalardı siz ''NAH'' bu darbeyi durdururdunuz... 

Hiç adını anmadığınız o subaylar ülkenin bekasını göz önüne alarak emir komuta zincirini kırmamış olsalardı siz sadece Türkiye'nin değil, Nato'nun dahi göz bebeği olan o SAT komandolarını ''NAH'' elinize geçirirdiniz...

Devamını Oku
Etiketler:

Üzerine alınan alınsın...

Nasıl hoşuma gidiyordu seni dinlerken söylediklerin,

Her konuşman bir umut,
Her sözün bir vaad,
Haykırışların vuslata isyan gibi...
Ya söz verişlerin...

Her gün, her hafta ''belki bu gün olacak'' umuduyla beklemek, yarın ''alayına isyan'' der gibi umutlarımızı, bekleyişlerimizi, hasretimizi o göğsümüzde tutamadığımız aşkı sokaklarda haykıracak gibi beklemek...
Duvarların yanından yaramaz çocuk sinsiliğinde geçerken ''ah şimdi elimde boya fırça olsa da yazsam ''bizi'' derken ki heveslerim...
Beklemek diyorum beklemek,

Devamını Oku
Etiketler:

NEDEN YAKTINIZ ONLARI?


Katliamdan bir kaç gün önce Edebiyat öğretmeni/yazar Lütfiye Aydın ve çekimleri yapacak ekibin yönetmeni Fatih abiyle Lütfiye annenin odasında ''ben de geleceğim banane'' yaygarası kopardığım da bir çocuğun eline şeker verir gibi ''hı, hı tamam, sen de geleceksin'' dediklerinden sonra çıktım odadan.. Lütfiye anne ben odadan çıktıktan sonra ''götürmeyin bu çocuğu'' demiş, çok sonra öğrendim. 

Aradan 23 yıl geçti.
Ya 23 yaşımdayım ya da yaralarımın üzerinden 23 yıl geçti.
Yara işte, her yıl aynı yer yeniden acıyor...

Ankara Gata hastahanesinin yanık merkezinde cam kaplı koridordan gördüğüm iki insan Lütfiye Aydın ve eşi avukat Can Aydın..
Bilmem siyasi görüşlerini,
Nereli olduğunu da hiç merak etmedim,
Etnik kökenden de anlamazdım ki o yıllarda,
Bana göre iyi insan, kötü insan vardı hep..

Konuşamadım da zaten, yanımda olan Betül abla'ya ''ona iyi bakın'' dediğini öğrendim oradan ayrıldıktan sonra.

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin