Ne kadar tanıdık geliyor artık bu ifade değil mi? "…ifadesi alınarak serbest bırakıldı!". Bir de tabii bunun "…adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı…" şekli var. Ben hukukçu değilim. Dolayısıyla bu ifadelerin aralarında olan ince ayrıntılar, farklar hakkında pek yorum yapamayacağım. Aslında beni pek de ilgilendirmiyor. Sadece bu iki ifadeyi son yıllarda basında ne kadar çok okuduğumuz...
Ben size inanmıyorum.
Kusura bakmayın...
Veya bakın, umurumda değil.
Onun için bana dinden, imandan, namustan bahsetmeyin.
Her ahlaklı insan dindar olmayabilir ama her dindar insanın ahlaklı olması gerektiğini düşünüyordum.
12 Eylül'ün bu millet ve ülke için ne kadar büyük bir travma olduğunu bir çok kişi idrak edebilmiş değil.
Ama sanırım o günlerde henüz doğmamış çocuklar bile o veya bu şekilde bu travmadan nasibini aldı ve her iki tarafta da bu travmanın yaşanmasına ne nasıl sebep oldu anlamamaya ısrar edenler var.
Batı edebiyatında Hans Christian Andersen en çok sevdiğim masal yazarıdır. Karlar Kraliçesi en beğendiğim masalı olsa da bugün Andersen'in 'Kralın Yeni Kıyafetleri' isimli masalından bahsetmek istiyorum. Hani şu sonunda çocuğun 'Kral Çıplak' diye bağırdığı masal var ya; işte o.
Senelerdir sosyal medyada ve özellikle sanal alemde sürekli bir 'Komünist Başkan' vakası ile karşılaşıyorum ve aslında çok uzun zamandır bu konu kabak tadı vermeye başladı.
Bu vatandaşa sadece 'Atatürkçü ulusalcıların' veya 'sol' kesimin değil aynı zamanda milliyetçi, ülkücü camiadan ve sadece gençler değil, 12 Eylül'ün çilesini çekmiş ve evvelini görmüş 'reis abilerin' bile methiye düzmesini, ne yalan söyleyeyim, pek ciddiye almadım.
Belki inanabilirdim,...
Oslo'da görüşmelerine kılıf uydurmasaydınız mesela,
veya ben ne bileyim, 'Sen ne mutlu Türküm diyene dersen o da ne mutlu kürdüm diyene der…'e alkış tutmasaydınız.
Keşke 'Kürt' ile blücü teröristleri bir tutmasaydınız,
TRT Şeş'i tasvip etmeseydiniz, Türk şehirlerinde belediyelere eleman alırken 'Kürtçe' şartı koyulmasını yadırgasaydınız belki.
Küreselleşme, Alt-Right ve Christchurch...
Ben, öyle yok Rockefeller dünya hakimiyetini kuracaklar, yok Gezi eylemlerinin arkasında güç Rothschildler gibi iddialara inanmam. Bu tür söylemlerin belki daha derin ama daha gözler önünde olan biten bazı şeylerden dikkati dağıtmak için insanların ağzını ve zihnini gereksiz yere meşgul etmekte kullanılan basit söylemler olduğu kanaatindeyim.
Biz, tabiatı katletmekten, tarihi yıkmaktan, yok etmekten, kitapları, resimleri yakmaktan, heykelleri kırmaktan ve insanları öldürmekten sonra arda kalana,"insanlık kültürü" diyoruz.
Yani kısacası, insanların yok edici ve yıkıcı güçleri hariç kendi türlerinin, yani insanlığın ve dünyanın mirası için yaratarak, üreterek katkıda bulundukları kültür olarak tanımlanabilir.
Önümüzde seçimler var.
Aslına bakarsanız vatanım ve milletim için artık siyasetten zerre beklentisi olmayan biriyim (Şahsım için zaten hiç olmadı). Ve bir de bu seçimin 'yerel seçim' olmasına bakarak zaten bir yorum yapmak istemiyordum.
Çünkü bence özellikle yerel seçimlerde siyasi partilerden önce adaya göre vicdanını dinlemeli insan.