YAMALI GÖK

Sen ben gece efkar 

Senede bir yağacak artık kar 

Dağlar kırıldı gönlümüz sağlam 

Dağ kırık Gök yamalı adını analı 

Senin adını hep anmalı

Devamını Oku

BİR ÇOCUĞA GÖZ DİKMEK YAHUT BİR DAL SİGARA İÇMEK

 Neee? Atatürk alkol mü alıyordu?

Alıyordu lan. Çok da sigara içiyordu. Hatta girdiği ortamlarda kadınların çoğunu kendine hayran bırakacak kadar da karizmatikti.  

Onun uğraştığının onda biriyle uğraşmadığı halde ülkeyi bataklığa düşüren zihniyet... Şimdi olsaydı elindeki bir kadeh alkolü üzerinize döker sigarası ile de tutuştururdu. 

Haa bir de çocukları çok severdi. Kendi çocuğu olmamıştı. Belki de bu ona bir lütuf. Şimdi bakınca evlatların babalarına nasıl ihanetler yaptığını oldukça net görüyoruz. Kim bilir "babamın partisi" diyen biri gibi belki onun evladından birisi çıkar "babamın ülkesi" derdi. Diyemez değil mi? Ne demek birinin babasının ülkesi? Ama başka birisi hemen her gün "benim"li cümleler kuruyor.
Devamını Oku

GİTTİLER… YAĞMUR TUNALI’NIN KALEMİNDEN…

​Öndipçe: Bu yazı A Yağmur Tunalı Beyefendi'nin anlayışlı samimiyetine güvenilerek kaleme alınmıştır.

18 MAYIS 2013, Ankara Kızılay'da, Aksoy Çarşısı'nın en alt katında Tolga Başkan'ın mekânındayız.

Yani Mefkure Sahaf'ta. Başkan, önceden bildirmiş bizlere. Yağmur Tunalı gelecekmiş, güzel bir sohbet olacakmış ve yeni kitabı Kavga Günleri'ni imzalayacakmış. Başkanın davetine icabet edeceğiz elbette. Peki, kimdi bu Yağmur Tunalı? Seksen öncesinde mücadele etmişlerdenmiş.

Devamını Oku

GÖKYÜZÜNDE ÖZGÜRLÜK ARAMAK

Gökyüzüne rağmen özgürlük diyenlerin gökyüzüne bir katkısı olamaz; ancak duvarlara rağmen özgürlük isteyenlerin duvarlara katkısı mümkündür.

İdeolojik duvarlarımız olduğuna dair pek çok yerden pek çok kere eleştiriler aldık, alıyoruz. Savunma mekanizması gereği, bu eleştirilerin sonrasında duvarlarımıza biraz daha sahip çıktık. Daha evrensel, daha hümazmacı bakış açıları edinmemizi salık verenler oldu. Buna karşılık onlara daima mensubiyet şuurunu ve mensubiyet hissettiğimiz yapıların mükemmelliğini anlatmak çabasında olduk. Onları mensubiyetsiz ilan ettik ve neredeyse suçladık.

Devamını Oku

POLİTİK DÜŞÜNSE İDİK...

Politik düşünse idik; Politika düşünür, politik yazar, politik tavır sergiler, politik yaklaşım öngörür, politik manevra yolu açar, politik söylem ezberler, politik gündem takip eder, politik çevre edinir, politik adımlar atar, politik medyatiklik kazanır, politik yemeğe gider, politik nefes alır, politik yıldızımızı patlatır sonra da politika bataklığına batıp politik bir foseptikte rögar kapağından dünyaya bakardık.

Yani diyorum ki: Derdimiz politikada yer almak olsaydı, sisteme uyar sistemin adamı olurduk. Sistemde de sağlam bir yer işgal ederdik...  

Devamını Oku

GÖNĞÜL DAĞI DİYEMİYEN NEŞET'İ SAHİPLENMESİN!

Efendim, göğnümüzü göğçe tasvir eden engin insan Neşet Ertaş, bizim Neşet Ağa Hakk'a yörüyeli hayli zaman oldu. Bu zaman zarfında hakkında çok söz ettiler.

Çalışmalar birbirini kovaladı. Kimisi bildi de bildirdi; kimisi de bilmeden bildim dedi, bildirmeye kalktı. Neşet'i bilmeyen Neşet anlattı, boz görmeyen, yoz bilmeyen, sapa samana dokunmayan, kerpiç damda kamış altında yatmayan, şorak suvaklı kara örtü dama sırt yaslamayanlar Neşet'i anlattı.

Biz Bozkır bebeleri, omzunun bi yannı düşük olan gara suratlı uşaklar, güneşin bozu köz ettiği yerde yaşayanlar da ancak Neşet'e üzülüp durduk. Kaybettik dedik. Evel diner idik gene dinedik... Neşet öldü diyemedik; "yoruldu getti" dedik...

Devamını Oku

NEŞET OLMAK

Fonda Neşet çalıyordu. 

Ne çaldığını bilmiyordu belki, çünkü hangi parçanın çaldığını fark edecek kadar kendinde değildi. Olsun. Şunu bal gibi biliyordu ki Neşet çalıyordu ya o yeterdi. Hatta Neşet karşısında oturuyordu. Konuşuyorlardı, dertleşiyorlardı. İçlerini döküyorlardı harman döker gibi... Hayır! Ne Neşet vardı karşısında, ne de konuşuyordu onunla... Neşet, karşısında değil onun gönlünde çalıyordu. Hatta Neşet, tüm türkülerini onun için havalandırmıştı!

Saate baktı, gece yarısını epey geçmişti. Neden saate bakıyordu ki? Neşet dinlediğine göre elbette vakit gece olmalıydı.

Devamını Oku

ÇÜNKÜ BİZ

Bakmayın kültürü, gelenekleri, kurumları, teamülleri en çok bizim koruduğumuza...

Bu, tamamen milli değerlere olan bağlılığımızın sonucu olmakla birlikte; bunu yapabilmek için gelenekleri en çok aşanlar da yine bizleriz. Dikkat buyurun, gelenekleri çiğneyen, yok sayan vb. demiyorum. Özellikle "aşan" diyorum.

Çünkü bizler, gelenekleri korumak için geleneksel hale gelmiş olan, kitap okumama inadını yıkabilmiş insanlarız. Çünkü bizler, geleneksel hale gelmiş olan, şartlara göre tavır belirleme keyfiliğini terk edip; fikirlerini hayat gayesi haline getirmiş ve o fikirler çerçevesinde hayatını sürdürmeye çalışan insanlarız.

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin