bir varlıktan bir anlığa açılır pencereler
öyküler barındıran evlerin
eskimek bilmeyen o derin
bekleyişi
sessizliğin ayağında vurgulu cümleler gibi durur
ahşap kokusundan
sis perdesi aralanmışken
üşümüş ellerimle ben durmuşuz
fersude akşamlarda
bir martının aç kalmış çığlığına saklamışız kimliğimi
çakırkeyf yıllara bakıp unutmuşuz ateşe koşan
boncuk boncuk öpüşleri
kopan günlerin uğultusu takvimde
vur seslere vur
koynumda unutmuştur yaz ortasında
kışların uykusunu o titreyen uzun hava
bir ihtimalin gözünde o
bazı yaşların sakin kuytusudur
1. KARE: Saat 22.00 kaktüsün çiçek açma töreni için yerimi aldım. elimde kahve ile başladım.2. KARE: Saat 01.00 kaktüsün çiçek açmasını keyifle izledim bu sefer elde çay. Ritüel devam ediyor... Yarın öğle saatlerinden sonra bu çiçek sönecek yok olacak. Kaktüsler size sabrı öğretir. Bir küçük kaktüs alırsınız, sevgiyle ilgiyle yıllarca bakar büyütürsünüz. Bir gün kaktüsün kenarından, üstü...
Elinde yediği tatlının kaşığı yarım yamalak kaldı adam
Kadının sürmeyi alelacele bitirdiği ojeli bir tırnak gibi,
Takvimin son yaprağı süzülürken boşlukta
Zaman bir değirmenmiş öğütüldük amenna
Tüm renkler siyah beyaz; akıp giden olukta
Göz boyayan renklerle avutulduk; amenna
Bir obsesif vakadır şimdi senin ellerin
Her şey kötü gider sen ağlarsın ve hemen ardından gülümsersin
Ben sana artık günaydın diyemem yavrum
Kötü adamlar ortak güneşimizi petrol rezervleriyle baltaladılar...