By Yahya HOÇUR on Perşembe, 14 Şubat 2019
Category: Yaşam

YARAMAZ ADAMDI VESSELÂM...

Evet, lâfı dolandırmadan O'nun yaptığı gibi yapıp en son söylenecek sözü en baştan küt diye söyleyeyim: " İyi bilirim, yaramaz adamın tekiydi…"

***

Dostlar, kendimi avutmak için bir sebep bulmuştum ve uzun zamandır yazmıyordum yine. Ve açıkçası yazmayı da pek düşünmüyordum. Susmak, bir kenara çekilmek kolay gelmişti bana…

Lâkin halkın ve Hakk'ın sözcüsü, zor zamanların susturulamayan sesi, âşıklık geleneğimizin zirve ismi ve çağın Dede Korkut'u Ozan Arif'in vefat haberiyle derinden sarsıldım. Ve nedense aklıma ilk olarak, "Ölmez bu hareket ölmez bu dava" şiiri geldi. 

***

Ozan, giderken bile, "Ölmez bu hareket ölmez bu dava" diyor ve o mısralarda sanki bana sesleniyordu:

"Küfür gıybetinde, küfür kastında.
Susma gardaş, ne kazandın sustun da?
Evliyalar duası var üstünde.
Ölmez bu hareket ölmez bu dava…"

Gün boyu kulaklarımda, yüreğimde çınladı durdu…

Ölmez bu hareket ölmez bu dava…

***

Evliyalar gibi Ozanların da kalp gözü açıktır ve söylediklerinde hikmet vardır. Makam, mevki, rütbe gözetmeden konuşur. Sözünün ayarı, kantarının topuzu yoktur. Sert eleştirir fakat Hakk'ı söyler, haklı söyler…

Ozanları, sadece bir şahıs türkü çalıp söyleyen bir vatandaş olarak görenler bunu anlayamaz. Çünkü anlamak için önce şarkıcılık-türkücülük ile ozanlık arasındaki farkı anlayacak kadar minik bir bilgi seviyesi lazım…

Zaman zaman hoşumuza gitmese de, nefsimize dokunsa da Ozan Arif de böyleydi…

Çoğunuzun kendisiyle bir hikayesi vardır.

Benim de var...

Meselâ yıllar önce bir bayram tebriği için aradığımda, o günlerde yaşadığımız bir terör saldırısı sonucu şehit olan Mehmetçiklerimizin acısıyla beni bile bir güzel haşlamıştı da, uzun süre telefon açmaya cesaret edemeyip hep mesaj yazmıştım...

Ozanlar böyle olmasa zaten doğruları söyleyemez, Hakk'ı savunamaz, halkı uyandıramazlar…

Titreyip kendimize dönmemize vesile olamazlar…

Bir yerin, bir dükkânın veya ne bileyim bir mekanın şarkıcısı olur çıkarlar…

***

Şimdi , "Yok arkadaş, buraya kadar yazdıkların bizi tatmin etmedi. Ozan Arif, bize göre yaramaz adamın tekiydi!" diyecek olan varsa onlar da yerden göğe kadar haklı…

***

Evet, Ozan Arif yaramaz adamdı…

Seksenli yıllarda üzerinden silindir gibi geçen bir alçak darbe sayesinde bütün kadroları zindanlara tıkılmış, geride kalanların ise başı kesilmiş tavuk gibi oradan oraya savrulduğu bir devirde sazıyla, sözüyle umut aşılayarak, umutları yeşerterek hareketi diri tutan biriydi…

O yüzden yaramazdı, "our boys" ve ağababalarına yaramazdı…

Öyle ya kendilerince bitirilmiş, kökü kurutulmuş olan bir harekete sürgün yıllarından, sürgün ülkesinden zor şartlarda Ana vatana yolladığı kasetlerindeki şiirleriyle, destanlarıyla can suyu veriyordu. O dönemde benim yaş grubumda olan millî duygu sahibi olan her çocuk, her genç, O'nun destanları sayesinde Dokuz Işık altında saf tuttu.

Şu anda Türkiye Cumhuriyetinde bir ülkücü nesil varsa O'nun katkısı ve emeği yadsınamaz…

O yüzden yaramazdı…

Zaten yaramadı, egemenlerin milletimiz ve ülkemiz üzerindeki kirli emellerine…

***

Bilirsiniz, memleket-vatan hainleriyle arası oldukça serindi. Serinlik ne kelime adeta buzdan dağlar vardı. O yüzden Titanik batarken yolcuları oyalayıp facianın boyutunu büyütmekten başka iş yapmamış olan tırı-vırı kemancılar gibi ülkeyi günlük güneşlik göstermeye çalışan sahtekârlara yaramazdı.

Açılım yapıyoruz, barış filan gelecek türünden yalanlarla ülkeyi beka uçurumunun başına getirenleri tanıdığı ve ileri de başımıza örülecek çorapları iyi bildiği için, yaşadığımız coğrafyadaki yirmi iki devletin sınırlarını emperyalistlerin istekleri doğrultusunda değiştirecek olan bilumum topçu ve BOP'çulara yaramazdı.

***

Mensubu olduğu ülkücü hareketi dört duvar arasına hapsedenlere karşı ayağa kalkıp sesini yükselttiği için yaramazdı…

Sadece yaramaz değil, aynı zamanda pervasızdı..

Hem pervasız hem de yaramazdı...

***

Lideri dâhil yediden yetmişe bütün mensuplarına en ağır hakaretleri, galiz küfürleri edenlere karşı pervasız ve yaramazdı…

Ve çok değil, üç-beş sene sonra bu küfürleri sineye çekip, küfrü edenlere karşı eğilenlere karşı da pervasız ve yaramazdı…

Türklüğü ayaklar altına alanlara ve Türklükten geçinip de bunlara ses çıkarmayanlara karşı da pervasız ve yaramazdı…

***

Evet yaramazdı...

Ozan Arif oldukça yaramazdı...

Milliyetçi hareketi uzun ve ince düşünülmüş bir plan dâhilinde etkisizleştirip bir kısım mensubunu soldaki büyük partiye bir kısım mensubunu da sağdaki büyük partiye yönlendirerek adım adım tasfiye etmeye çalışanlara karşı da oldukça pervasız ve yaramazdı…

***

Velhasıl sizin anlayacağınız Ozan Arif de yaramaz yaşadı, yaramaz öldü…

Geçmiş günlerin hatırını bile hiçe sayıp bir taziye mesajını, bir Fatiha'yı çok gören arkadaşlar; biliniz ki siz de öleceksiniz…

Ama Ozan Arif hep bilinecek, hep sevilecek; siz yok olacaksınız…

Dede Korkut'u hepimiz biliyoruz ve seviyoruz ama onun dönemindeki zalimleri, omurgasızları, bir kemiğin ardından saatlerce yol gidenleri kaçımız biliyor, kaçımız seviyoruz?

Yine döneminin yaramaz adamı Pir Sultan'ı hepimiz biliyor ve seviyoruz, ya O'na zulmedenleri kaçımız biliyor kaçımız seviyoruz?

Evet, Ozan Arif hep bilinecek, hep sevilecek…

Ya siz!

***

Başın sağ olsun Türk Milleti, Hakk vaki oldu; Ozan Arif de öldü…

Er kişilerin birer birer azalıyor. Her geçen gün kancıkların eline kalıyorsun…

Şimdi farkında değilsin, bilmiyorsun; belki yarın bilirsin amma Ozan söylemişti: "İş işten geçer".

***

Bu arada unutmadan söyleyeyim. Hepimiz Arif'iz. En azından Kurt ile çakalı ayırabilecek kadar…

Rahmetle…

14.02.2019

Related Posts

Leave Comments