Avrupa şampiyonası final maçını seyretmek üzere televizyonu açtım.
Korka korka açtım.
Kadroyu bildiğim için düzgün Türkçe ile anlatacak birini beklemiyordum.
Ola ki arada düzgün söyleyen eskilerden biri olur mu ümidiyle sesi açtım.
Ne gezer?!
İlk cümlede başıma taşlar yağdı.
İlk cümlede üç beş hata birden.
Spiker denen bir kazma ses Türkçeye saldırdı.
İlk cümlede yerimden fırladım.
Yapmacık bir eda.
Bozuk bir ses.
Ne dediği belli olmayan bir nevzuhur adam..güya spiker.

Sokaktan birini alıp koysanız, zor konuşur, alışık değildir, tamam dakuracağı cümle bu kadar kötü olmaz.
Üç beş cümle yazar verirsiniz.
Futbol tabirlerini biliyorsa bundan kötü telaffuz etmeyeceğine bahse girerim.
Abartmıyorum, bahse girerim.
Çünkü hiç kimse bu bozuk vurguları günlük hayatında kullanmaz.
Bir düşman istilası gibi dile saldıran bu robotları kim yetiştirdi bilmiyorum.

Futbolda , hayatta kurallar vardır.
Dildede kurallar vardır.
Milletin dilini böyle doğrayamazsınız.
Futbolda faul yapana ceza uygularlar.
Sert, sakatlayıcı harekete kırmızı kart kesindir.
Şu anda şampiyonluk maçını anlatan kişi ilk cümlede taammüden dile saldırdı.
Kırmızı kart ilk saniyelerde kesindir.
Bunu bilmeyen bir TRT olamaz.
Bunu bilmeyen bir spiker olamaz.
Bunu bilmeyen bir Türkiye olamaz.
Şu ana kadar o çocuğun sesi ekrandan alınmadıysa boşuna ondan bundan şikayet etmeyelim.
Bize herkes herşeyi yapabilir.
Diline sahip çıkmayanın altı temelden oyulmuştur.
Diliyle oynanmasına rıza gösterenin millî direnci bırakın, yerliliği, milliliği olamaz.

Bu maç bitinceye kadar yirmi kişi "Bu ne rezalet!" dese, yazsa, arasa, tepkisini gösterse, çok şey düzelir.
Ey Türk!
Senin resmî kurumun kültürü doğruyor.
Dilini doğrayanları spikerdiye, örnek diyeekrana sürüyor.
Dilini bozan herşeyini bozar.

İhbar ediyorum.
Millete şikâyet ediyorum.
Herkese müracaat ediyorum.
Yalvarıyorum.
Herkese…

Rtük, Trt, Kültür Bakanlığı, Külliye'nin kültür onlusu, o onludan dostum İskender Pala, Murat Bardakçı ne diyorsunuz?