By Halil İbrahim Bayrakçı on Pazartesi, 17 Nisan 2017
Category: Yaşam

MİLLETLERİN VASIFLARI

Her milletin belirgin vasıfları vardır derler. Mesela İngilizler denizci, Hollandalılar tacir, Almanlar bilimci, İtalyanlara mimar denilir. Bize de asker millet vasfı uygun görülmüştür. El Hak! pek de münasip bir sıfattır askerlik Türk milletine.

Fakat Türk milletinin hiçbir millette olmayan bir başka vasfı daha vardır. Göz ardı edilmiştir, yeterince anlatılmamıştır.

Türk milleti yeniden dirilendir. Tekrar ayağa kalkandır. Türk mucizesi işte budur. Yok oldular, bittiler, artık tarihin tozlu sayfalarına karışırlar denildiği an Türk büyük bir ihtişamla yeniden dirilmiştir. Milli destanımız Ergenekon dahi temelde bu dirilişi anlatır.

Son bin senemize bakalım hiç ötelere gitmeden. Fetret devrinde yok oldu denilen Osmanlı 50 yıl sonra bütün ihtişamıyla iki koca yüzyıla damgasını vurdu. Anadolu'da Türk varlığı bitecek denilirken Türkistan'a dönme fikirleri sessizce konuşulurken Türkiye Cumhuriyeti doğdu.

Biz uçurumun kıyısından dönmüyoruz, uçurumdan aşağı düşsek de yeniden diriliyoruz. Böyle bir vasfa, bu kadar inişli çıkışlı bir ikbal tarihine başka bir milletin sahip olduğunu sanmıyorum.

Son yıllarda milletimiz tarihteki misallerine benzer her alanda sıkışmış, basiretsiz, ferasetsiz bir yönetimle uçurumun dibine doğru düşüyordu, dün itibariyle bu düşüş son buldu ve yerin dibine çakıldık. Daha düşecek bir yerimiz yok...

Artık bir güneş gibi tekrar doğma ve olanca görkem ve ihtişamıyla dünyayı, insanlığı aydınlatma zamanı geldi milletimizin. Gelecek bizim, yeterki geleceğe umudumuzu kaybetmeyelim...

Halil Ibrahim Bayrakçı

Leave Comments