By Barış Atagün on Cumartesi, 04 Ocak 2020
Category: Tarih

Türk İşi Dondurma Filminin Gerçek Hikayesi: ”Broken Hill Çatışması”

Geçen yıl gösterime giren "Türk işi dondurma" isimli Türk filmi, konusu yüzünden büyük ilgi uyandırdı ve toplumun dikkatini çekti.

Filmin konusu kısaca şöyle:

Avustralya'da yaşayan biri dondurmacı diğeri deve bakıcısı olan 2 Türk, Çanakkale Savaşının başladığını öğrendikten sonra savaşa katılmak isterler ama İngiliz hükümeti, Avustralya dışına çıkmalarına izin vermez. Bunun üzerine 2 Türk vatansever bir plan yaparlar ve Çanakkale'ye Anzak askerlerini taşıyan treni durdurmaya karar verirler. Trene bir silahlı saldırı düzenlerler ve 56 saat boyunca Trendeki askeri birlikle kahramanca savaşırlar.

Filmde anlatılan bu olağanüstü hikaye, herkese aynı soruyu sordurdu: "Acaba anlatılan olay gerçek mi?"

Bu sorunun cevabı hem evet, hem de hayır. Evet çünkü 1915 yılında Avustralya'da bir trene saldırı gerçekleşiyor.Ancak trene saldıranlar Türk değil 2 Afgan. Ayrıca saldırdıkları Tren askeri bir Tren değil sivilleri taşıyan bir Tren

Şimdi bu ilginç tarihi olayın ayrıntılarına geçelim…

Olay, Avustralya'nın Broken Hill kasabasında gerçekleşiyor. Broken Hill, Avustralya'nın Yeni Güney Galler bölgesinde olan küçük bir madenci kasabası.

Bu kasabada 2 Afgan göçmen yaşamaktaydı. İsimleri Kul Badsha Muhammed ve Molla Abdullah

Molla Abdullah, 1855 yılında Pakistan'ın İndia şehrinde dünyaya geldi.  1890 yılında Avustralya'ya deve taşımacılığı işi yapmak için göç etti. Deve taşımacılığı işini organize eden kişi de Abdul Wade isimli bir Afgandı

Molla Abdullah, Hindistan'da medrese eğitimi almış bir Müslümandı. Bu yüzden Avustralya'ya göç ettikten sonra buradaki Müslümanların da dini önderliğini yaptı.

1910 yılına kadar deve taşımacılığı işini yapan Molla Abdullah, 1910 yılından sonra et kesimi işine girdi.Ancak devletten izin almadan hayvan kesimine başladığı için birkaç kez para cezasına çarptırıldı. Ayrıca mezbahasına domuzlar getirilince, hükümete karşı kin ve öfke beslemeye başladı. Saldırıdan sonra bulunan yazdığı notta bu öfkesini ifade ettiği görülmüştür.

Kul Badsha Muhammed ise okuma yazma bilmeyen bir Afgandı. Bir süre deve sürücülüğü işini yaptı. Ancak motorlu taşıtların artması yüzünden deve sürücülüğünü bırakıp seyyar dondurmacılık yapmaya başladı. Kul Muhammed farklı zamanlarda 4 kez İstanbul'a gelmiştir. Yani Osmanlı'yı bilen bir Afgandı.

Tarihe Broken Hill saldırısı olarak geçen saldırıyı gerçekleştirenler işte bu 2 Afgandır.

Saldırı şöyle gerçekleşmiştir:

1 Ocak 1915 tarihinde Broken Hill'den Silverton'a piknik için yola çıkan ve 1200 kadın ve çocuğu taşıyan 40 vagonlu bir yük treni, Broken Hill'den 3 km uzakta Beyaz kayalıklar bölgesine geldiğinde 2 Afgan tarafından saldırıya uğrar ve 4 kişi ölür 7 kişi yaralanır. Ölenlerin isimleri Alma Priscilla Cowie (17), William John Shaw (46), Alfred Elton Millard (31) James Craig (69) dir.

Saldırıda Molla Abdullah ve Kul Muhammed 90 dk boyunca olay yerine gelen güvenlik güçleriyle çatışır. Çatışma sonucunda Molla Abdullah olay yerinde ölür. Kul Muhammed ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeder.

Sivilleri taşıyan bir trene silahlı saldırının gerçekleşmesi halkta büyük infial yaratır ve yakınlardaki Alman barını ateşe verirler. Aslında olayın Almanlarla bir ilgisi yoktur. Trene saldıran Afganlar, ellerinde Türk bayrağı taşıdığı için saldırıyı Türklerin yaptığı zannedilmiştir. Bu yüzden halk, saldırının intikamını almak için Türklerin müttefiki Almanlara ait olan bir barı yakmıştır.

Ertesi gün olayı haber yapan Avustralya basını da saldırganların taşıdıkları Türk bayrağı yüzünden "Broken Hill'de Ölüm Saçan Türkler", "Türkler Piknikçilere Saldırdı", "Broken Hill Muharebesi: Türkler ve Avustralyalılar", "Broken Hill'de Heyecan Uyandıran Olay: Fanatik Türkler" vb. başlıklar atmışlardır. Saldırganların Afgan olduğu olaydan birkaç gün sonra anlaşılmıştır

Molla Abdullah ve Kul Muhammed'in ölümünden sonra Molla Abdullah'ın yazdığı tahmin edilen 2 Urduca diliyle yazılmış not bulunur. Notta hayvan kesimi için kendisini rahatsız eden Hıfs-ı Sihha Müdürü'nü öldürmek istediklerini, bunun dışında kimseye kin ve düşmanlıklarının olmadığını, herhangi bir örgüte mensup olmadıklarını ve padişahın cihad çağrısına uyduklarını yazmışlardır.

Molla Abdullah'ın yazdığı mektubun tam metni şöyledir:

"Ben Allah'ın önünde zavallı günahkar bir kulum ve onun merhametini istiyorum. Bu ülkede yaşayan fakir biriyim. Bir gün belediye denetçisi beni suçladı. Bir başka gün ben ona yalvardım yakardım, beni dinlemedi. Sinirli bir şekilde oturup derin derin düşünürken Gül Muhammed geldi. Kendi üzüntülerimizi birbirimize anlattık. Kendi isteğimle onun planlarına katıldım ve Allah'tan benim için kolay bir ölüm olmasını istedim, dinim açısından. İkimizin de kimseye bir düşmanlığı yok. Padişaha ve Kur'an'a karşı gelmek istemiyorum sadece denetçiye karşı bir kinim vardı, önce onu öldürmek istedim, başka kimseye kinim yoktu."

Kul Muhammed'e ait olan ancak Molla Abdullah'ın yazdığı mektubun metni de şöyledir:

"Merhametli olan Allah ve Peygamberi Muhammed'in adı ile. Bu zavallı günahkar Sultan'ın bir kuludur. Benim adım Gül Muhammed, Sultan Hamid Han'ın mekanını 4 defa ziyaret ettim savaşmak için. Sultan tarafından imzalanmış emri ve mührü elimde, kemerimde şimdi, eğer silahla ya da tabanca mermileri ile yok olmazsa üzerimde bulursunuz. Sizin adamlarınızı öldürmem gerekiyor kendi inancıma ve Sultan'ın emrine göre. Kimseye karşı düşmanlığım yok bunu da kimseye danışmadım ve bilgilendirmedim. İnananlara elveda."

Notlarda bir gariplik vardır. Kul Muhammed'in notunda Sultan Abdülhamid'ten emir aldıkları yazar ama 1915 yılında padişah Sultan Reşad'tır. Bu da saldırganların terör eylemine Osmanlı'yı karıştırmak için yalan söylediklerini düşündürmektedir.

Çünkü bir görüşe göre saldırıyı gerçekleştiren Avustralya hükümetidir. Bu iddianın nedeni ise gönüllü asker toplamakta zorlanmalarıdır.

Broken Hill Tarih Kurumu üyesi Gordon Densie, Avustralya'nın asker toplamakta zorlanışını şöyle anlatır:

"Birinci Dünya Savaşı'na gönüllü bulmaları gerekiyordu. Askere gönüllü alıyorlardı,mecburi hizmet yoktu, Avustralyalılar zorunlu askerliğe izin vermiyordu. Özellikle bubölge insanları çok duyarlı idi. O inanış o kadar güçlüydü ki kasabadan savaşa gidengönüllüleri taşıyan trenleri taslayıp camlarını kırıyorlardı. Onların savaşa gitmelerine karsı gösteri yapıyorlardı. Çünkü savasın onlarla ilgisi olmadığını biliyorlardı"

Asker toplamakta bu kadar zorluk çekiyorken böyle bir olay gerçekleştirerek halkta Türklere karşı bir kin ve öfke uyandırmak istemiş olabilirler. Zira bu olaydan sonra orduya gönüllü katılımlar bir anda artmıştır

Saldırı Avustralya'nın komplosu mu? Yoksa iki Afganın bağımsız eylemi mi? Bugüne kadar anlaşılamadı ama Broken Hill saldırısı tarih sayfalarında yerini aldı

BARIŞ ATAGÜN

Related Posts

Leave Comments