By Barış Atagün on Perşembe, 21 Aralık 2023
Category: Tarih

Büyük İskender'in Kurduğu Şehir: İskenderiye

Günümüzde Kahire ve Giza'dan sonra Mısır'ın en büyük üçüncü, Afrika kıtasının ise en büyük 7. Şehri olan Akdenizin ticari ve ekonomik açıdan en önemli liman şehirlerinden biridir. Güncek nüfusu 5.3 milyondur.

İskenderiye, M.Ö. 322 yılında Mısırı fetheden Büyük İskender tarafından Nil deltası ile Mareotis gölü arasında bir balıkçı köyü olan Rhakotis köyünü merkeze alacak şekilde kurulmuştur. Şehrin mimarı Antik çağın en önemli mimarlarından biri olan Rodoslu Deinokrates'tir. Deinokrates şehrin mimari planını çizerken Miletos'lu Hippodamos'un ''ızgara kent'' planından esinlenmiştir. Bu yüzden şehrin mimarisi satranç tahtasına benzemektedir.

Şehrin batı ucu resiflerle Pharos adasıyla birleşiktir. Şehrin bu özelliği doğal bir liman şehri olmasını sağlamıştır. Yunan tarihçi Strabon, Pharos adasının coğrafi yapısından ve İskenderiye fenerinden detaylı bir şekilde bahsetmektedir.

Strabon ayrıca şerhtin genişliğinin 5-6 km olduğundan bahsetmektedir. Başka bir Yunan tarihçi Diodoros ise şehirde 300 bin özgür insanın yaşadığından bahsetmektedir. Esirleri de hesaba katarsak antik çağda İskenderiye'nin nüfusu 1 milyona yakındır. Bu da İskenderiye'nin antik çağda ne kadar önemli bir şehir olduğunu göstermektedir.

Büyük İskender'in ölümünden sonra Mısır, Büyük İskender'in komutanlarından biri olan 1. Ptolemaios Soter'in kontrolüne geçti ve 1. Ptolemaios başkent İskenderiye'de Ptolemaios hanedanının temellerini attı. M. Ö. 30 yılında Roma imparatorluğunun işgaline kadar yaklaşık 300 yıl hüküm süren Ptolemaios hanedanı bazı tarihçilere göre antik Mısır'ın 31. Hanedanıdır. Ancak bu sınıflandırma genel olarak doğru değildir. Çünkü Ptolemaioslar döneminde Mısır, antik Mısır kimliğinden uzaklaşarak Helen kültürü etkisi altına girmiştir.

Ptolemaioslar döneminde İskenderiye altın çağını yaşamıştır. Antik çağın 7 harikasından biri olan İskenderiye Feneri, İskenderiye tarihinin en önemli eseridir. Ayrıca tarihi İskenderiye kütüphanesiyle İskenderiye antik çağın bilim merkezi olmuştur. Ne yazık ki günümüzde İskenderiye feneri ve İskenderiye Kütüphanesi ayakta kalmamıştır. İskenderiye feneri bir depremde yıkılmış, İskenderiye kütüphanesi ise yanarak yok olmuştur.

İskenderiye geniş caddeleriyle, evlere kadar ulaşan sulama kanalı ağıyla antik çağın en iyi mimarisine sahip şehirlerinden biridir. Hem mimari hem kültürel açıdan göz kamaştıran İskenderiye, Ptolemaioslar döneminde dünyanın merkezi gibiydi.

Ancak M.Ö. 30 yılında Roma imparatorluğu Ptolemaioslara son verdikten sonra İskenderiye Roma'nın bir eyaleti konumuna düşüp önemini kaybetti. Roma'nın Hıristiyanlığı kabul etmesinden sonra ise şehrin pagan kültürü muhafazakâr Hıristiyanların saldırısına uğradı.

Roma imparatorluğunun bölünmesinden sonra İskenderiye Bizans kontrolüne geçti. 641 yılında Hz. Ömer döneminde Amr İbn As tarafından fethedilerek Arapların kontrolüne geçti. Ardından Emeviler ve Abbasiler tarafından yönetilen şehir kısa bir süre İspanyolların eline geçti.Ardından Tolunoğulları, İhşidler, Fatimiler tarafından yönetildi.

İskenderiye Türk tarihi açısından en iyi dönemini Memluklar ve Osmanlı döneminde yaşadı. 1798 yılında Napolyon'un işgali sonrası kısa bir süre Fransız yönetimi altına giren şehir ardından Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından geri alınarak tekrar Osmanlı yönetimine girdi.

İskenderiye 1882 yılında İngilizlerin Mısır'ı işgali sonrası İngiltere yönetimi altına girdi ve 1947 yılına kadar İngiltere tarafından yönetildi. Günümüzde Mısır Cumhuriyetinin en büyük 3. Şehridir ve turistleri kendisine çekmektedir.

Ebu'l Abbas El Mursi Camii

İskenderiye'nin en önemli camiilerinden biri olan Ebu Abbas Camii ismini 13. Yüzyılda yaşayan Endülüslü bir sufiden almaktadır.

1219 yılında İspanya'nın Murcia şehrinde doğan Ebu Abbas ticaretle uğraşan zengin bir ailenin çocuğudur. 1242 yılında ailesiyle İspanya'dan Tunus'a göç eden Ebul Abbas, Şeyh Ebu Hasan El Şazili ile tanışıp onunla beraber Îskenderiye'ye geldi.

1243 yılında İskenderiye'ye yerleşen Ebul Abbas 1286 yılında ölene kadar İskenderiye'de yaşadı.

1307 yılında İskenderiye'nin en zengin tüccarlarından ibn-i Kattan Ebul Abbas'a bir türbe ve mescid yaptırdı. Türbe o tarihten itibaren Fas ve Mısır'dan hacca giden hacıların yol üstünde uğradığı bir yer oldu.

Zaman içinde bakımsız kalan türbe 1477 yılında Memluk sultanı Kayıtbay döneminde İskenderiye valisi tarafından tamir edildi. Ayrıca türbenin yanında kendisine de bir türbe yaptırdı

Türbe 1596 yılında Şeyh Ebu Abbas El Kurzemi tarafından 2. Kez restore edildi. 1775 yılında ise Ebu Hasan El Mağribinin emriyle türbenin üzerine bugünkü Ebul Abbas camiisi yapıldı

Camii 1863 yılında Ahmed el Kahkani tarafından restore edildi ve vakıf inşa edildi. Ayrıca her yıl Ebul Hasan'ın doğumunu kutlamak için 8 günlük bir kutlama düzenlenmeye başlandı

Kral Faruk döneminde camiiyi merkeze alacak şekilde 43.200 metre karelik Midan el Masaged" veya "Cami Meydanı" olarak bilinen geniş meydan inşa edildi ve camii Eyyubi mimarisine uygun olarak tekrar restore edildi.

Camiinin iç kısmı sekizgen olup yüksekliği 23 metredir. Minare yüksekliği 73 metredir. Camiinin alanı 3 bin metre karedir. Granitten 16 sütun vardır. Sütunlara kufi yazıyla kelime-i şehadet yazılmıştır. Yüksekliği 8 6 m dir. Minber kubbeyle çevrili olup yüksekliği 6,35 m dir. Üstünde Fransız altını islemeli Kur'an ayetleri yazılıdır. Kubbelerin yüksekliği 11 m, çapı 7 5 m dir.

Kayıtbay kalesi

İskenderiye'nin en önemli tarihi eserlerinden biri olan Kayıtbay kalesi Akdeniz'in en önemli kalelerinden biridir

Kale Pharos adasının doğu ucunda limanın yanında yer almaktadır. Kayıtbay kalesi isminden de anlaşılacağı gibi Memlukların Çerkez kökenli sultanı Kayıtbay tarafından 1477-1479 yılları arasında yaptırılmıştır. Tarihi İskenderiye fenerinin kalıntıları üzerine inşa edilmiştir.

Kayıtbay 1416 yılında Kafkasya'da Çerkez bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 20 li yaşlarda Kahire'ye gelen Kayıtbay, Memluk sultanı Barsbay tarafından köle olarak satın alındı.

Sarayda muhafız birliğinde bir askerken Barsbay'ın ölümü sonrası tahta geçen Zahir Timur'un atabeyliğine kadar yükseldi ve kısa süre sonra Zahir Timur'u devirip 1468 de Memluk sultanı oldu ve 1496 yılında vefat edene kadar tahtta kaldı.

Yüksekliği 17 metre olan kale Memluklar döneminin en stratejik kalelerinden biriydi. Kayîtbay'dan sonra Kansu Gavri silah ve teçhizat açısından güçlendirildi

Kale Osmanlı döneminde de iyi korundu. 1805 yılında Mısır valisi Mehmet Ali Paşa tarafından restore edildi ve 1882 de İngilizlerin Mısırı işgaline kadar iyi korundu

1882 yılında Urabi Paşa isyanında İngilizlerin bombardımanı sonucunda büyük oranda yıkıldı. Arta kalan kısımları da 1904 yılında yıkıldı.

Ancak Mısır Eski eserleri koruma kurulu kaleyi yeniden yaptı. Kalenin baştan yapımı için 1798 yılındaki Fransızların işgali sırasında Napolyon'un hazırlattığı "Description de l'Egypte" eserinden faydalanıldı.

Kale 1984 yılında Mısır Eski eserleri koruma kurulu tarafından tekrar restore edildi

Kale günümüzde müze olarak ziyarete açıktır. Kalede Ebukir savaşında İngiliz amirali Horatio Nelson tarafından 1798 yılında batırılan Fransız filosuna ait kalıntıların olduğu Deniz müzesi ile Nil ve Kızıldeniz'de yaşayan balıkların olduğu Deniz Biyoloji Enstitüsü müzesi vardır.

İskenderiye Feneri

Antik dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye fenerinin yapımına Ptolemaios hanedanının kurucusu 1. Ptolemaios döneminde M.Ö 297 yılında başlanmış, oğlu 2. Ptolemaios döneminde M.Ö. 247 yılında tamamlanmıştır. Mimari Knidos'lu Sostratostur.

İskenderiye Fenerinin orijinal adı Pharos'tur. Pharos Yunancada "parıldayan ışık" anlamına gelir ve Fenerin yapıldığı adanın da ismidir. Pharos adasının ismiyle alakalı şöyle bir hikâye vardır:

Mykene kralı Menelaos eşi Helene ile beraber Truva'dan dönerken gemileri rüzgârda savrulur ve Pharos adasında karaya çıkar. Menelaos şehirdeki yaşlı bir adama ''Burası ne adası?'' diye sorar. Adam Menelaos'a ''Firavunun adası'' diye cevap verir. Menelaos adamın ne dediğini anlamaz ve bu kez ''Pharos mu?'' diye cevap verir. Adam tekrardan Mısır dilinde firavunun demek olan ''Prauiti'nin'' diye cevap verir. Adamın şivesinden dolayı Prauti kelimesini anlamayan Menelaos şehrin adının Proteos olduğunu zanneder. Proteos ismi daha sonra Pharos olur.

Proteos Yunan mitolojisinde Poseidon'un kâhinlik yeteneği verdiği bir deniz tanrısıdır.

İskenderiye Feneri 3 katlı olup yüksekliği 100-120 metre arasıdır. 1. Katın yüksekliği 60 metredir. 2. Katın yüksekliği 30 metredir. 3. Katın yüksekliği 15 metredir.

İskenderiye Fenerinin yüksekliği hakkında çeşitli efsaneler uydurulmuştur. Epiphanes fenerin 559 metre olduğunu yazmıştır. Josephus 54,864 metre demiştir. İbni Kordadhbeh ise Pharosun Konstantinopolis'ten görüldüğünü yazmıştır.

İskenderiye Feneri hakkındaki en gerçekçi tanımı 1166 yılında Pharos'u ziyaret eden Arap gezgin İbni Muhammed el-Balavi el-Andaloussi yapmıştır. Andaloussi'nin anlatımına göre fenerin yüksekliği 117 metredir. İskenderiye fenerine Arap tarihçiler ''Manara'' ismini vermiştir. Minare kelimesi de manaradan gelmektedir.

12. yüzyılda yaşayan gezgin Tudelalı Benjamin İskenderiye Feneri hakkında şunları yazmıştır:

'' Büyük İskender, İskenderiye limanında denize doğru bir rıhtım, bir de kral yolu inşa etmiş. Yine bu rıhtımda büyük bir fener kulesi dikmiş ki, buna Arapça Menaru'l-İskenderiyye denmektedir. Kulenin tepesinde cam bir ayna bulunmakta. Bu ayna sayesinde Hellen veya Batı memleketlerinden şehre deniz yolundan gemilerle yapılacak bir baskın veya saldırı, yirmi günlük bir yolculuk mesafesinden görülebilirmiş. Ve şehir halkı da bu saldırılara karşı hemen savunma tertibatı alırmış.''

İskenderiye Feneri 956 ve 1303 yılındaki depremlerde büyük hasar görmüştür. Montpelier manastırındaki bir kayda göre Pharos'un yıkılış tarihini 8 Ağustos 1303'tür. 1326 yılında Pharos'a gelen İbn-i Battuta fenerin harabelerinden bahsetmektedir.

İskenderiye fenerinde ışık kaynağı olarak ateşten daha çok ışığı yansıtmak için cilalanmış tunç aynalar kullanılmıştır. İskenderiye'ye yaklaşan gemiler helyograf mesajlarını (güneş ışığıyla iletilen mesaj) Fener sayesinde şehre ulaştırmıştır.

İskenderiye Feneri mimari üslubuyla kendinden sonraki deniz fenerlerine ilham kaynağı olmuştur. İskenderiye Feneri tarihteki ilk deniz feneri değildir. İskenderiye Fenerinden önce yapılan deniz fenerleri de vardır

İskenderiye Feneri hakkındaki araştırmalar 1960 lı yıllarda başladı ve 7 m. boyunca bir İsis heykeli yapılan su altından çıkarılmıştır. 1997 yılında ise 2. Ptolemaios'a ait dev bir heykel bulunmuştur.

İskenderiye fenerinin inşa edildiği yere 1477 yılında Kayıtbay kalesi inşa edilmiştir.

İskenderiye Kütüphanesi

Antik dünyanın en önemli eserlerinden biri olan İskenderiye kütüphanesinin yapımına I. Ptolemaios döneminde başlanmış oğlu 2. Ptolemaios döneminde tamamlanmıştır. Tarihi tam olarak bilinmese de M.Ö. 280 li yıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Yapılma amacı Aristo'nun Atina'daki Okulu Lyceuma bir rakip yaratmaktır.

İskenderiye Kütüphanesi bugün anladığımız manada bir kütüphane değildir. Bir üniversitedir. Başta Tıp, matematik, astronomi gibi bilim dallarında eğitim veren, kütüphanesi, konferans salonları olan bu üniversitenin adı Museiondur.

Museion Yunan mitolojisindeki 9 ilham perisinin yaşadığı yer demektir. Müze kelimesi de Museiondan gelmektedir. Efsaneye göre Zeus, hafıza Tanrıçası Mnemosine ile 9 gece birlikte olup 9 kız çocuğuna sahip olmuştur. 9 ilham perisi olan kızların isimleri ve vasıfları şunlardır:

Calliope - Epik Şiir

Clio - Tarih

Erato - Aşk Şiiri

Euterpe - Müzik

Melpomene - Tragedya

Polymnia - İlahi

Terpsikhore - Dans

Thalia - Komedi

Urania – Astronomi

Yunan tarihçi Diodorus'un anlatımına göre İskenderiye kütüphanesinde toplantı salonları, laboratuarlar, konferans salonları, geniş bahçeler ve hayvanat bahçesi vardı. Hatta tıp fakültesinde okuyan öğrencilerin insan kadavrası üzerinde eğitim gördüğünü yazmıştır. Sahip olduğu imkânlar ve eğitim kalitesiyle İskenderiye Kütüphanesi antik çağın bilim ve sanat merkezidir.

İskenderiye kütüphanesinde antik çağın birçok bilgini görev yapmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Öklid, Arşimet, Batlamyus, Eratosthenes, Apollonius, Aristarchus

Bu isimler antik dünyanın en önemli matematikçileri, coğrafyacıları ve astronomlarıdır. Kütüphanede ders veren bu büyük bilim insanları dışında büyük filozoflar Aristo ve Platon, matematikçi Pisagor ve Aeschylus, Sophocles ve Euripides gibi dönemin ünlü şairlerinin eserleri kütüphanede toplanmıştır.

Kütüphanede bilim ve sanat dışında antik Mısır, Babil, Hint, Asur mitolojilerine ait dini metinler de vardı. Kısacası bilim, sanat ve din konusunda zengin bir arşive sahipti.

İskenderiye kütüphanesinde kitapları korumak için dayanıklı bir kâğıt türü olan Papirüs kullanılmıştır. Yaklaşık yarım milyona yakın el yazması eser vardı. Bazı kaynaklara göre eser sayısı 700 binden fazladır.

İskenderiye kütüphanesinin kapasitesi yetmeyince M.Ö. 222 yılında Serapeum adında ikinci bir kütüphane inşa edildi. Serapeum kütüphanesi ismini antik Mısır Tanrılarından biri olan Serapis'ten almıştır. Serapis Yunan mitolojisine Serapeum olarak geçmiştir.

3. Ptolemaios döneminde İskenderiye limanına gelen gemilerdeki kitaplara zorla el konularak dünyanın her yerinden kitap kütüphanede toplandı. Kütüphanenin katalogunu Kallimakhos, Lykophran ve Pleuronlu Alexander hazırlamıştır. Katalog 12 bölümdür.

İskenderiye Kütüphanesinin Yakılması

İskenderiye Kütüphanesi ilk olarak M.Ö 47 yılında Caesar'ın İskenderiye kuşatmasında yanmıştır. Ancak bu yangında kütüphanenin sadece bir kısmı yanmış, büyük bir bölümü ayakta kalmıştır.

Kütüphane ikinci hasarı ise M.S. 297 yılında Roma imparatoru Diocletianus kuşatması sırasında almıştır.

391 yılında Roma imparatoru I. Theodosius imparatorluk sınırları içindeki Pagan tapınaklarının yıkılmasını emretti. Çünkü Roma artık bir Hıristiyan devletti ve Hıristiyanlık öncesi Pagan eserlerini yıkmak istiyordu.

I. Theodosius'un emri sonrası İskenderiye piskoposu Theophilus Serapeum kütüphanesini yakarak yerine kilise yaptırdı. İskenderiye Kütüphanesi ise hayatı filmlere konu olan Yunan kadın Matematikçi ve astronom Hypatia'nın 415 yılında öldürülmesi sırasında yakılmıştır.

Hz. Ömer 641 yılında İskenderiye'yi fethettiğinde İskenderiye kütüphanesinin sadece kalıntıları kalmıştır.

Günümüzde İskenderiye'de 2002 de açılan yeni bir kütüphane vardır.

BARIŞ ATAGÜN

Leave Comments