By Yahya HOÇUR on Çarşamba, 04 Temmuz 2018
Category: Siyaset

SEVGİLİ VATANDAŞ...

İlginç bir kampanya dönemi ve tuhaflıklarla dolu bir seçim yaşadık.

İftar sofralarımız, teravih namazlarımız siyaset doldu taştı. Ramazan ramazan olalı böyle bir eziyet görmemiştir desem, sanırım yalan olmaz...

Tamam karşı tarafın maneviyatla pek ilgisi olmadığı için yemiştir ama inançlar üzerinden siyaset yapıp kendilerinden başkasını Müslüman görmeyenlerin, ramazan ayı boyunca yurdu karış karış dolaşıp günde iki, bazen üç miting yapabilmesine hâlâ şaşkınım...

O nasıl bir enerji, o nasıl bir iman gücüdür Tanrım!

Ben büroda, püfür püfür esen klimanın altında akşama kadar yayılıp oturduğum halde, otuz günü tamamlayıncaya kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi...

Resmen ağzım-burnum yamuldu.

Açlık değil ama susuzluktan dilim damağım kurudu, sesim gitti...

Yüzüm, susuzluktan ütü ile hiç tanışmamış keten gömlek gibi oldu...

Bunlar gece gündüz ayaktaydı ve bangır bangır bağırdılar...

***

Seçimin gecesi de bir tuhaftı...

Sayım sonuçlarının YSK'nın eline ulaşmadan, Anadolu Ajansı tarafından görülmemiş bir şekilde hemen açıklanması da garipti.

AA kendi kendine tek kale maç oynadı ve kazandı!

Çünkü adeta karşı kaleye kaleci bile konulması yasaktı, suçtu, ihanetti!

Belli ki, iktidar ne olursa olsun bu seçimi alacaktı...

Almalıydı...

Adeta bunun için her şey planlanmıştı, sandık sonuçları ters çıksa belki de kaba kuvvetle alacaktı...

Her neyse, bu konuda bilgi, duyum ve fikir sahibi kişiler fikir yürüttüğü için aynı şeyleri tekrar etmemize gerek yok...

***

Kampanya boyunca iktidarın devlet gücünü haksız kullanması bir yana mübarek ay demeden karşılıklı yürütülen hakaret, küfür, tehdit, sebebiyle vatandaşlar da kamplaşıp apartmanda komşusunu, iş yerinde mesai arkadaşını düşman askeri gibi görmeye başladı...

İşte tam da bu noktada; yani apartmanda, sokakta, mahallede iyice ayrıştığımız, ayrıştırıldığımız noktada artık birileri "Yeter!" demeli.

Yeter artık kendinize gelin!

***

Fakat kelli-felli adamlar hâlâ kaşıyor, mıncıklıyor, körüklüyor...

O yüzden sözlerim sadece benim gibi sıradan vatandaşadır.

***

Sevgili vatandaşlar, dostlar, komşular, arkadaşlar!

Seçim kampanyasında kullanılan dilden hareketle diyelim ki, CHP'nin oyları ile meclise giren terörist HDP'nin bir milletvekili AKP'ye geçti. Şimdi bu millet vekili hâlâ terörist mi, yoksa AKP'ye geçince birden bire sütten çıkmış ak kaşık mı oldu?

HDP saflarındayken ülkemizi bölmeye azmetmiş olan bu vatan haini vekil, AKP'ye geçince birden Türklük damarı kabarıp ülkemiz için canını verebilecek kadar olmasa da eser miktarda vatansever olmuş mudur?

Ya AKP ve HDP'de bulunan akraba yönetici ve milletvekilleri için ne dersiniz?

HDP'deki kardeş vatan haini ise, AKP'deki yeğene nasıl güveneceğiz?

Sonuçta aynı çanağın kaşığı değiller mi?

***

Yine diyelim ki, seçim kampanyası boyunca hainlerle yan yana olduğunu iddia ettiğiniz İYİ PARTİ'den bir veya bir kaç vekil AKP'ye geçti. Ya da AKP'nin yaptığı bazı icraatlara destek verdi. O zaman ne söyleyeceksiniz?

Yüzünüz kızaracak mı?

***

Ve yine diyelim ki, bugün can-ciğer kuzu sarması olduğunuz Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan'ın ülkemizin aleyhine yapacağı yeni bir PKK açılımına karşı çıkıp ortaklığı bozarsa ne yapacaksınız?

İki sene öncesine kadar yaptığınız gibi en ağır küfürleri, hakaretleri sıralayıp Ülkücüleri yine Fatiha bilmemekle, hainlerle aynı cephede saf tutmakla mı suçlayacaksınız?

Ya Erdoğan, şu anki atmosferde "ihanet" olarak gördüğümüz yeni bir "açılım" veya benzeri bir takım girişimlerde bulunsa, O'na ne diyeceksiniz?

***

Yeri gelmişken hatırlatayım; Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan'ın en kanlı-bıçaklı olduğu yıllarda bir yazımda ikisinin de aynı yere bağlı olduğunu ve aralarında gizli bir ittifak olduğunu anlatmıştım(Sanırım 2011).

Ve şüphelerim baki kalmak üzere, "Biri vatan severse diğeri hain değildir, biri hainse diğeri vatansever değildir" şeklinde özetlemiştim.

O yazıdan sonra hem kendi partililerim hem de AKP'liler tarafından ağır hakaret yağmuruna tutulmuştum.

MHP tarafı, vatan haini bildiği ve dünyanın neresine kaçarsa kaçsın bulup hesap soracakları Erdoğan'ı aklamaya çalıştığımı iddia ederken AKP tarafı, Erdoğan gibi ümmetin dini bütün ve vatansever liderini Bahçeli gibi bir imansız hainle eş tuttuğumu iddia etmişti...

AKP'liler değil de teşkilatta aynı sahandan "melemen" yediğim arkadaşlarımın hakaretleri çok üzmüştü beni.

(1999 seçimlerinden 3-4 ay önce "MHP ve DSP'yi bir araya getirecekler" dediğimde de ne geri zekalılığım kalmıştı ne cahilliğim).

***

Neyse köprünün altından çok sular aktı; benim o yıllarda yazdığım, "Erdoğan-Bahçeli gizli ittifakı" son iki senedir açık açık yürüyor.

Buna itirazım yok, herkes partisinin kazanmasını ister ve şartlara göre birileri ile işbirliği yapar. Gayet normaldir ve ayrıca mevcut şartlarda ülkemizin selameti için de gereklidir...

Kaldı ki ben, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri gecesi çıkan tabloya bakıp, "Devlet Bey'in yerinde olsam, hemen çıkıp, "AKP ile koalisyon hükümeti kurmaya hazırım" deyip ipleri elime alırdım" diye yazdım...

Ama maalesef hırslar ve egolar yüzünden 2015 Kasım'ında bir seçime daha gidildi...

Yani ben AKP-MHP ittifak ve koalisyonunu iki sene önce gördüm ve istedim...

Bütün yazdıklarım sanal ortamda hâlâ mevcuttur...

***

Sevgili dostlar, ahbaplar!

Maalesef siyasetçilerin gazına gelip, takım tutma hastalığına yakalanmış vandallar gibi davranıyoruz...

Kırıyor, döküyoruz...

Yazık ki, bir çoğumuzun damarlarında kandan çok siyaset akıyor ve o siyaset hiç bilmediğimiz kadar çok kirli...

Yapmayalım...

Kirlenmeyelim...

***

Siyaset masası yuvarlaktır...

Bütün siyasetçiler, zamana, zemine, ülke şartlarına ve kendi menfaatlerine göre her zaman bir yerlere dönebilirler. En olmaz dediğiniz kişi veya partilerle ortaklık yapabilirler.

Siyaset için birbirinizle, komşunuz, arkadaşınız ve akrabanızla küfürleşip düşman olmayın.

Tamam, partinizi- liderinizi sevin, oy verin ama tabanda bölünüp ayrışmayalım...

Tabanda bölünürsek kimse toplayamaz, kısa sürede paramparça oluruz...

Tanrı korusun, öyle bir ortamda bu siyasetçilerin bir çoğunun gideceği ikinci bir vatanı vardır fakat bizim yok...

Bizim sadece Türkiye'miz var...

Ve başka Türkiye yok...

04.07.2018

Related Posts

Leave Comments