By Mehmet Alp on Pazar, 10 Kasım 2019
Category: Siyaset

ATATÜRK ve CUMHURİYET TİCARETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün 'Ülkemizde yıllardır en büyük ticaret Atatürk ve cumhuriyet ticareti' demiş.

El hak, doğru.

Türkiye'de taa öteden beri gelen bir Atatürk ve cumhuriyet ticareti var.

Benim anladığım Atatürk'le,
benim vefatından yıllar sonra tanıdığım Atatürk'le alakası olmayan,
Türk milletinin özellikle manevi değerlerini küçümseyen,
kimisi batıya kimisi şarka hayran,
Türklük şuurunda olmamanın verdiği eziklikle kendilerine saçmasapan kimlikler uydurmaya çalışan,
hatta 'Atatürk Milliyetçiliği gibi' vıcık vıcık yapmacıklık akan bir kavram uyduran bir zihniyet.

Bu yeni değil,
12 Eylül evveli de vardı, sonra da hep var oldu.

Bence bu zihniyetin Atatürk'ü anlamak, fikirlerini yaşamak ve yaşatmak gibi bir derdi olmadı hiç.

Mesela 'Atatürkçüydüler' daha doğrusu 'kemalisttiler' ama nedense Mustafa Kemal Atatürk 'muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan asil kandan mevcut' olduğunu söylerken onlar 'milliyetçi olamayacak kadar çağdaşlardı(!)'
Hatta bazıları daha da ileri giderek komünizm aşklarını 'Komünizmi nerede görürseniz ezin' diyen Atatürk'ün adına saklanarak yaşadılar.

Benim okuduğum, araştırdığım, öğrendiğim Atatürk muhteşem bir Türkçü mesela.
Şimdi 'Türkçü' diye okur okumaz celallenmeyin, kendi egosunu tatmin etmek hevesinde olan bir kaç kart zırtapozun peşine takılan ve Türkçülük anlayışları Nazi taklitçiliğinden öte geçemeyen yeni yetmelerden bahsetmiyorum.
Türkün nelere kadir olabileceğini bile Türk milletinden daha iyi bilen,
neredeyse pes edecek duruma gelmiş bir milleti Anka gibi küllerinden yükseltebilen,
yüzyıllar süren ve maalesef son döneminde kurucu Türk Kimliğinden eser kalmamış bir hanedanın ve bu hanedanın çok kültürlü hakimiyeti esnasında din adına Arap ve Fars asimilasyonuna mağduru bir millete tekrar 'Ben Türk'üm' dedirtebilecek kadar bir Türkçü.
Attığı her adımda Türk'ün var olmasını, ilerlemesini ve yücelmesini hedefleyecek kadar Türkçü bir liderdi Atatürk.

Oysa, bahsettiğim zihniyetin Atatürkçülüğü veya Kemalizmi Arap asimilasyonuna karşı gelmek bahanesi ile din ve dindarları horlamaktan öte geçemedi.
Atatürk Türk kimliğinin yaşandığı, Türk örf ve adetlerine uyumlu çağdaş bir toplum hedeflerken bu sözde Atatürkçüler kendi kafalarına göre bazıları batı bazıları doğu emperyalizminin basit kopyası olmaktan öte geçemediler.

Bence insan olan çoktan Hakk'ın rahmetine kavuşmuş bir insanın dindarlığını tartışmaz. İster o insanı sevsin, ister sevmesin. Dolayısıyla mevzu Atatürk'ün dindar olup olmamasından ziyade müslüman bir millet olan Türkler için hatta aslında anlasalar tüm İslam Dünyası için ne hizmetlerde bulundu tartışılmalıydı.

Bir yandan, İtiraf edeyim, din adına bir çok zaman da hurafenin kurbanı olan milletimizin dini hassasiyetlerine asla saygı göstermeyen bu zihniyet, diğer yanda ise hayatı boyuna yobazlığa ve hurafeye karşı savaşmış ama aynı zamanda da Büyük Millet Meclisini mevlid-i şerifle açtırabilecek kadar dini hassasiyetlere önem veren Atatürk…

Bu tezatı asla düşünmediler.

Bence Atatürk laik ve seküler bir cumhuriyet kurarak sadece milletimize değil, aynı zamanda dinimize de en büyük hizmeti yapmıştır.
Zira sekülerlik insanların hür ve kendi istekleri ile ibadet edebilmelerinin teminatıdır.

Oysa bu sözde Atatürkçüler yıllarca laiklik adı altında bizzat ve alenen ifade etmeseler de (ki zaman zaman ettikleri de olmuştur) islamofobi yaydılar.
Örneğin Kur'an-ı Kerim'in Türkçe tercümesini ve okunmasını sağlayarak hurafeyle savaşan Atatürk'ün yaptığı gibi dindarlık ve yobazlığı ayırdetme hassasiyeti göstermek akıllarına gelmedi.

Bunlar tek örnek değil, çoğaltılabilir tabii.

Bu yazdıklarım Türkiye'de Atatürk'ü samimiyetle sevenlerin olmadığı manasına gelmez. Tabii ki vardı.
Ve aslında bu samimi Atatürkçüler bence aynı zamanda da samimi dindarlardı bir çok zaman.
Hatta belki de çoğunluktaydılar. Samimi dindarların din tüccarlarına göre hala çoğunlukta olduklarına inanmak istediğim gibi, bunun da öyle olduğuna inanmak istiyorum.
Ama nasıl en çok cırlayan samimi müslümanlar olmadıysa, en çok ‚Kemalizm', ‚Atatürk' diye cırlayanlar da yüreğinde samimi Atatürk aşkı ve fikri taşıyanlar olmadı.

Çünkü samimiyetin özelliğidir.
Ne yaparsa yapsın çığırtkanlık yapmak için, gösteriş için yapmaz.

Neyse,
lafı daha fazla uzatmadan Cumhurbaşkanının sözüne geri döneyim;

Allah için doğru, bu memlekette Atatürk ve Cumhuriyet ticareti, pazarlaması çok yapıldı. Hatta bazen Atatürk düşmanları bile, zora düştükleri zaman bu ticaretten nemalandılar, Atatürk'e sığındılar, onu arkalarına alıp resim paylaştılar.

Ama bence Cumhurbaşkanı asla bundan rahatsız olmamalı, zira kendi sahip olduğu güç, yani partisinin parlaması, onca senelik tek başına iktidar ve sonra taa Başkanlık Sistemine kadar giden yol…
İşte bu yolun muhakkak tek değil ama en baştaki temeli ve sebebidir bu Atatürk ve Cumhuriyet pazarlamacıları.

Yedikleri her naneyi ağızlarında Atatürk ve Cumhuriyeti düşürmeden yiyen, Anadolu insanını ve maneviyatını horlayan elitist kitle aynı zamanda 12 Eylül sonrası özellikle milli eğitimi de katlederek insanımızın cahilleşmesini ve cahilleştikçe halkın bugün hakim olan sözde ‚sağ muhafazakarların' kollarına sürükledi.

Yanış anlaşılmasın, burada bu elitist zihniyeti sağ-sol diye ayırmıyorum. Ama ayırsam gerek Menderes, gerek Özal dönemlerinde ama zaten iktidar süreleri çok daha fazla olduğu için genel olarak sözde ‚sağ' bu pazarlamada açık ara önde gider.

Onlar halktan uzak bir Atatürk, onlar halka mesafeli bir Cumhuriyeti temsil ettikçe, halk da ağzı açılınca Allah diyen herkesi imanlı mümin sandı ve cumhuriyetten, yani kelime anlamıyla kendilerinin egemenliğinden koptu.

Cumhur, halk, egemen olmaktansa Allah diyenlerin yalanına kanarak yine tekrar bir hanedanın tebaası olmayı tercih etti.

Cumhurbaşkanının da hastalığında ziyaret ettiği 'Yunan galip gelseydi' diyen, Atatürk'ün kurduğu meclise başkanlık yaparken Atatürk'ün adını ağzına bile almamaya özen gösteren veya her milli bayramlarda aniden hastalanan zihniyet (bu hususta da örnekler çoğaltılabilinir) işte o Atatürk ve Cumhuriyet pazarcıları olmasaydı asla olmazdı veya olsalarda marjinal bir klik olmaktan öte geçemezlerdi.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı şayet '...en büyük ticaret Atatürk ve cumhuriyet ticareti' ifadesini eleştiri olarak kullandıysa, bence bu gerçeği de gözünde bulundurması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca Cumhurbaşkanının bu görüşüne genel olarak katılsam da, yine de ufak bir itirazım olacak.

Evet, bu ülkede yukarda da belirttiğim gibi Atatürk ve cumhuriyet ticareti yapılmıştır ve hatta hala yapılmaktadır, lakin en büyük ticaret kesinlikle değildir.

Bu memlekette eskiden beri ama özellikle son 17 yıldır yapılan din ticaretinin, din tüccarlarının sahip olduğu pazar payının yanında Atatürk ve cumhuriyet pazarlaması devede kulak kalır.

Related Posts

Leave Comments