Âlâkası yoktur hiç, din ile imânla
Zerresi bulunmaz, Türklükten yana
Durup birde söver milli mukadesata
O boyu uzun, namusu kısa köpek!
Köpek dedim, af dilerim, dilsiz dostlardan
Onlar ezeli dosttur bize, tüm hayvanlardan 
Ama idare edin biraz, tabirî lehçe bulamadım 
Gerçi keşke köpek olsa, sevinir murâdım!
Ah o ne haysiyetsiz bir leş yiyici 
Eşi yoktur onun şerefsizlikte eşi
Mahalle mahalle dilenir taraftar 
Bilakis önce taraftarlarını harcar 
Kandırmak kolaydır onu, bir nefsî kabarsın
Ona bir kaç menfaat olsun, karısını alırsın 
Sonra inkâr eder birde, o arsız, çirkin merkep
Sarayda saklanmayı saltanat zanneder ödlek!
Bir yürüdü mü yer yerinden oynar, heybetlidir 
Ama yetmiş dokuz yıldır bir ölüden, pek çekinir
Fırsat buldukça söver, onun ölümsüz inkilâbına
Birde özenir ki, durmadan poz ve nutuk verir!
Etrafı sırtlan ve çakal sürüsü, doludur
Besler onları zakkumla, kanla doyurur
Yoksa tek bir börüye yem olur, yutulur
Gerçi eti vebâlı, kanı kuduz, çürümüş pek...
Şimdi galyana getirir, koyun timini 
Beni vurdurmak içindir verir yemini
Bak benden sana son bir nasihât;
Aptalcadır; kurt boğdurmaya koyun göndermek!
Ürkmek, çekinmek, susmak, yaraşmaz bana
Haydi yargıla beni, şu sözleri üstüne alında 
Bütün millet şahit olsun sıfatının tasdikine 
Gerçi fuhşun tasdiksiz de vurmuş yüzüne!
Benim tasmalı beşerle muhabbetim yoktur 
Hele muhatap olmak, bana küfürdür, zûldür 
Ah bir bilsem, kim tutar ki tasmandaki ipi
Seni azad edeceğim vallahi, billahi!
Hadi ey sefil, maskara canavar 
Buz dağının görünen melun yüzü!
Koş, çabuk oğlum, bana sahibini havla!
Velini çağır bakayım, görüşeceğim onunla...
Sana ölüm yok, hesabın bizden sorulmadan
Bize hemen sahibin olan şeytanı hırlamadan
Ne istedin kahpe, Türkün mukadderatından 
Çingiz'in yasasında gebereceksin!...
Anıl Kunt
27.10.17