her battığında güneş 

başka açar penceresi 

bazen cennetin ucu 

Kerbela'dır bazen içi 

badesi taze bağ

bal tutar cümlesi

geçilmeyen ser

yakınlaşan yol zerresi

boynuma dolanan koku

ruhumun sonsuz burcu

eğleşir göz çukurunda

gecenin zifirisi

bir yanıp bir duran

çil damlası yağmurun

yüzümü bana sunan

ateşin pervanesi

yeri delen kar çiçeği

dağları sarınca

açılır süt beyaz şal

gönlümün efendisi

içtim denizi

içime attım köz

ağlayıp dönen

dönüp ağlayan söz

aşkın tam kendisi

kuyulara üflenen sûr

nefesin hercaisi

gel toprağa bağdaş kur

darılmayan menzilin

bekleyen son hanesi