By Emrah Birgül on Pazar, 04 Eylül 2022
Category: Şiir

Bazı Leylaklar Kışın Açar

Ellerimi koyacak bir sandalyem bile yok
Ağır düştüm avluda belki de ondandır bu
Risaleler, pasajlar, enkazlar ortasında
Bir dans etmiştim güzün günah muhtemel buydu

Belki tespih belki zikr çalan belki de son zil
Rabıta da kaybettim ben Rabbimin tiradını
Yürümekte zorlanırken hem yorgun hem de sefil
Farketmeden kesmişim meleğin kanadını

Ne bir alkış ne bir def yanarken son ışıklar
Dağlardan, tepelerden dostlarım inecekler
Düşlerim, emellerim miras kalırken bu kez
Sırtımdaki bayrağı toprağa dikecekler

Anlamak netameli çağdaş peygamberleri
Hem örümcekler yorgun hem mağaralar çok dardı
Ucuz neşriyat gibi okurken kederleri
Köhne olan daima her yerde çok satardı

Böyle akşamlar gelir bulurdu hüzün bizi
Rabbimle neden bilmem sanki bir küslük vardı
Yürürken karanlıkta aklımda meşum sızı
Alev gördüğüm her yer bir cüz olup da yandı

Usturanın ustasının usuna ur uğradı
Kesti kendini semahta kaşı çatık bir zenci
Tam bir şarap açıyordum şeyhim beni aradı
Selam etti şeyhine batıni ve harici

Bu bir şiir belki sır belki gizli parola
Okunurken bir gün bir yerlerde saba
Garipliği bizim taife çözecekler
Usturanın bıraktığı boşlukların yerine
Küskün ama inançlı çiçekler dikecekler...

Related Posts

Leave Comments