By A. Yağmur Tunalı on Cuma, 16 Nisan 2021
Category: Kültür ve Sanat

MEHMET TURAN YARAR DA GİTTİ

"Gerçek bu ki sessizliği dünyaya değer, 
Dünya ne güzelmiş yerin altında meğer!.. 
Baştan yaratılmak dilemezdim Hak'dan, 
Yıldızlara bir pencerem olsaydı eğer!.." 

M. Turan Yarar 


Şairdi.
Ciddî şairdi.
Adı dillerde dolaşanlara, yazdıkları devamlı paylaşılanlara göre yüksekte bir yeri vardı.
94 yaşındaydı.

1940'ta ilk şiirleri dergilerde görülmeye başlandı.
Yeni söyleyişleriyle dikkat çekti.
Şekil yeniliğinden bahsetmiyorum.
Kullanılmış benzetmeleri, imajları, söyleyiş kalıplarını tercih etmedi.
Ruhunun fırtınaları, küçük bedeninde kocaman başı gibi şiirlerinde esti.
Kullandığı dille öne çıktı.
Âşık tarzı şiirlerinde Hataylı Âşık Mehmet mahlasını kullandı.

Nurullah Ataç'ın Türk Dil Kurumu'na üye ettiği isimler arasındaydı.

1980'de Kurum'dan ayrıldı.

İlginçtir, böyle bir kaç isim tanıdım.
Sol düşüncelere yakın duran, sade Türkçe'yi tercih eden, eskiyi çok iyi bilen ve seven isimler.
Yakın tanımadığım Mehmet Turan Yarar onlardandı.
Bir kaç defa Cinuçen Tanrıkorur'un Ankara Aşağı Ayrancı'daki evinde görüştük.
İnzivayı tercih ettiği o kadar zihnime yerleşmiş ki ziyaret için kendimi harekete geçiremedim.
Halbuki çok ortak tarafımız vardı.
İhmal edeceğim bir kişi değildi.
Çok sevişeceğimiz muhakkaktı.
Türk Mûsikîsi'nin hayranlarındandı.
Değme müzisyenlerin repertuar konusunda ondan ileride olmadığını söylerlerdi.
Aziz ağabeyim, merhum Dr. Turgut Alsırt gibi.

Güfte şairliği bizde önemlidir.
Muhtemelen en çok bilinen Mehmet Sadi Bey'dir.
Mehmet Turan Yarar'ın bestelenen şiiri onun bize ulaşan eserlerinden fazladır.
Hiç şüphesiz, şiir olarak da daha yüksektir.
Güfte şairliğini yükseğe çıkaran Mustafa Nafiz Irmak veRüştü Şardağ'dan sonra odur.
500 eseri bestelenmiştir.
Muazzam bir külliyat.
Cinuçen Tanrıkorur'un 67 eserinin güftesi ondandır.
Aruzla sürprizli söyleyişler olduğu için tercih ederdi.
Bestekârın ufkunu açan söyleyişler...

Kamuoyunun, edebiyat ve mûsikî dünyasının az bildiği bir isimdi.
Büyük sanatkârdı.
Büyük Türkçeciydi.
Hocası Ârif Nihad Asya'dan el aldığı muhakkaktır.
Edebiyat Tarihleri onu muhtemelen güfte şairi gibi kaydedecekler.
Çok güfte yazsa da şair olarak yazdı.
Titizliği, zevk derinliği açıktır.

Sessiz yaşadı, sessiz gitti.
Büyük sanatkarın aziz rûhu şad olsun.

"Gerçek bu ki sessizliği dünyaya değer,
Dünya ne güzelmiş yerin altında meğer!..
Baştan yaratılmak dilemezdim Hak'dan,
Yıldızlara bir pencerem olsaydı eğer!.."

diyordu.

Şimdi o pencereden kim bilir hangi yıldızları seyrediyor?!

Related Posts

Leave Comments