"Problem dışarda" diyor ve "alçak dış güçler"e söverek rahatlıyorsak düzelemeyiz.

Bir bakışa göre değil, her bakışa göre, problem çok zaman içerdedir.
Buna her zaman da diyebilirsiniz, yanlış çıkmaz.
Çünkü siz bir konuda zayıf değilseniz kimse oraya vurarak sizi düşüremez.
Zayıflığınıza bakacaksınız.
Ne yaptık veya ne yapmadık da bu kadar zayıfız, düşüyoruz, düşürülüyoruz.. demezsek aldanırız.
Ona buna çatmakla alınacak mesafe yoktur.
Üstelik biraz daha, biraz daha zayıflatır.

Mesela salgın.
Mesela virüs.
Enerjinizi virüse çatarak harcayamazsınız.
"Vay alçak virüs!" diyerek salgından kurtulunmaz.
Aynı şeydir.
Virüs her zaman çıkabilir.
Salgın, şartlar oluşursa her zaman gelir.
Oraya nasıl gelindiğini anlayacaksınız.
Bu hem günü, hem geleceği ilgilendiren bir anlamadır.
Tedbir de oradan doğar.
Yaradılışın ve yaşamanın kanunu budur.

Mısır, İsrail, Amerika, Fransa, şimdi de Yunanistan..
Ne yaptık veya ne yapmadık da bunlarla, bütün komşularla ve neredeyse bütün Batı ve Ortadoğuyla kavgalıyız?
Bakacağımız budur.
Anlayacağımız budur.
Höt zörtle netice alınmaz.
Bağıran çağıran, söven neticede kendine eder.

Dış güçler ve varsa düşmanlar sizin virüsünüzdür.
İçeriye nasıl girdiğine bakacaksınız.
Ben ne zayıflık ettim de girdi diyeceksiniz.
Ne yapabilirim de bununla baş ederim diyeceksiniz.
Muafiyetinizi güçlendireceksiniz.
İlk işiniz budur, yani birliktir.
Organlarınızı sağlam tutacaksınız.
Birliği önce o bağışıklık sağlar.
Sonra da gelen virüs içeri girecek kapı bulamaz.
Önce virüse yakalanmamak(Koruyucu sağlık-hijyen) , yakalanırsanız da ona buna, virüse sövmek değil, ne gerekiyorsa o.

İçerde de ona buna bağırarak virüsü davet edersiniz.
Gücünüzü bu kavgada harcarsınız.
Bağışıklık sisteminiz zayıflar.
Ve hastalanırsınız.
Bu kesindir.

İçerde sağlamsanız dışardan gelen gelsin!
Bir türlü o hamleyi savuşturmayı bilirsiniz!