İslam adına, ümmet adına veya Osmanlı adına olsun hiç fark etmez, Atatürk'e düşman olan kim varsa bilin ki, aslında Türk'e düşmandır.

Tabiatı gereği Türk'e düşman olanlar düşmana "dost"tur.

Çünkü bunların ya akıllarında, bilgi dağarcıklarında bir sorun vardır ya da mayalarında bir karışıklık.

Öyle ki, damat Ferit'in Osmanlısında Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları da yapmış olan İngiliz mandacısı ve milli mücadele düşmanı gazeteci Ali kemal'in torununun İngiltere Başbakanı oluşuyla bile övünenlerimiz var. Ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmedikleri bir Osmanlılık damarımız, Osmanlı torunluğu damarları anında kabarıyor. Türk ile Türklük ile ve Müslümanlık ile hiç  ilgisi olmayan bir adamın Londra belediye başkanlığından sonra şimdi de Başbakan oluşu için seviniyor gururlanıyorlar, hemşehri ilan ediyorlar. Yetmiyor, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden yeni ve modern bir devlet kurarak bu coğrafyada tutunmamızı sağlayan büyük öndere, Osmanlıyı yıkan adam muamelesi çekip bunların üzerinden bir daha sövüyorlar.

Şimdi, "Öyle veya böyle, adamın büyük dedesi Türk, haliyle ayak takımının Boris ile övünüp hayal kurması normaldir. Biz on sene önce bizimle hiç ilgisi olmayan bir zencinin ABD başkanı oluşunu bayram ilan edip kurbanlar keserek Osmanlıcılık oynamış bir milletiz." Deseniz yerden göğe kadar haklısınız.

Evet, sonuçta bizim Osmanlı torunları, "gizli Müslüman" ilan ettikleri Obama için kurbanlar kestiler, şarkılar bestelediler, el ele verip Ortadoğu coğrafyasında yeniden Osmanlı hayali kurdular. Yani hep Hussein gösterdiler fakat Obama, soluğu ilk fırsatta kilisede alıp bunlara Barack(!) gösterdi.

Osmanlıcılık ve Osmanlı torunculuğu oynayanlar genelde milli olana karşı oldukları için böyle gayri millileri baş tacı etmekte pek mahirdirler.

Alın size tipik bir Osmanlı torunu: Boris Johnson.

Babasının dedesi yani Ali Kemal ya da nam-ı diğer "Artin Kemal",   Osmanlıda etkin bir Türk. Fakat Türklüğe düşman olan, Kuvay-ı Milliye'ye karşı olan, işgalcilerle saf tutup, İngilizlerin gelip bizi yönetmesi için çalışan ve aynı zamanda mason olan bir Türk.   Bizde olan fakat "bizden" olmayan meşhur bir Türk.

Meşhurun "Artin Kemal" lakabının, Ermeni yanlısı yazılar yazdığı ve "Doğu illerini altı milyona Ermenilere satalım" dediği için takıldığı rivayet olunan ne idüğü belirsiz bir Türk.

Boris'in büyük babaannesi ise İngiliz. Yani bizim(!) Ali Kemal, İngiliz Winifred Brun ile evleniyor ve Selma, Zeki, Osman isimlerinde üç çocukları oluyor. Osman, İrene Williams ile evleniyor ve Stanley Johnson doğuyor. Stanley ise Charlotte Fawcett ile evleniyor ve Boris Johnson, Rachel Johnson, Jo Johnson ve Leo Johnson dünyaya geliyorlar. Çocukların hepsi, Hıristiyan inancı ve İngiliz bilinciyle yetişiyor. Tamam, Türklük zaten yokta, Osmanlılık bunun neresinde?

Yani gündemimizin konusu olan Boris Johnson, Büyük dedesi Ali Kemal haricinde tamamen İngiliz ve haliyle inanç olarak da Hıristiyan birisi. Hayali, ülküsü, çabası, görevi de İngiltere ve İngilizler için çalışmak, orayı daha mamur yapıp daha ileri seviyelere taşımak, dünya siyasetinde özgül ağırlığını artırmaktır. O'nun açısından doğrusu da budur. Bunda bizim açımızdan kınanacak bir durum olmadığı gibi, övünecek ve kendimize paye çıkartılacak bir durumda yoktur. Dedesinin suçuyla torunu yargılamak da haddimize değildir. Bir kere olsun herhangi bir meselenin suyunu çıkarmayalım yeter…

Bakın ne diyor, İngiltere'nin çiçeği burnunda başbakanı: "Babamın dedesi Türk'tü ancak benim o yanım zayıf"

Ne tuhaf, içimizdeki Osmanlı fetişlerinin de o yanı zayıf…

Öyleyse Siz Siz olun, Türk kalın efendim…

Türk kalın…


27.07.2019