Gark olduk. Neye? Zamana mı? Zamana zaten batmış durumda yaratılmışız. Gark olmak bir seçimdir. Kader ise bir olgu. Tanrısal. Bize dayatılan değil, bizim için yaratılan.

O halde neye gömüldük ki böyle? Çaresizliğe mi gömülüyoruz? Gözümüz hiçbir şey görmüyor. Hiçbir şeyi tadamaz hale geliyoruz. Karanlık, bir küçük kız çocuğu gibi tatlı tatlı gülümsüyor. Çaresizliğe gömülmek bize göre değil. Biliyorum. Çünkü her zaman bir çıkış yolu olduğunu bilenlerdeniz. Olsa olsa çıkmak için sadece cesaret edemiyoruzdur.

Ümitsizliğimiz her zaman beyhude. Öfkemiz saman alevi gibi. Sinirimiz ise saniyelerle ölçülecek derecede. Yalnızlığımız ve isteksizliğimiz ise aldatıcı birer histen başka bir şey değil. Bunlar güzel günlerin engelleyicisi konumunda olan birkaç diken. Kötü ve karamsar olmak bize göre değil. Biliyorum.

Garkımızın sebebi aşkımız. Evet aşkımız. Seviyoruz ama bazen neyi sevdiğimizi bilmiyoruz. Aslında yaşamayı derinden seviyoruz. Hayallerimizle örtüşmeyince şu koca devran mutluluğumuzdan intikam alıyoruz. Ben intikamımı bu devrandan alacağım. Kendime eziyet çektirdim yeter!

Coşkunluğum, suskunluğumdan. Ani çıkışları seviyorum. Çünkü bazen çok susuyorum. Patlamak isteğiyle bazen yanıp tutuşmasam melek gibi olacağım. Yukarıda yazdıklarım birer hisve düşünceden ibaret. Acaba yaşanıyor mu zamanın boşluklarında? Başka insanlar da benim gibi değişik ruh hallerine giriyorlar mı? Edebiyata böylesine sarılıyorlar mı? Uçuyorlar mı hayallerin arasında? Başka zamanlara kafa tutuyorlar mı? Boğuyorlar mı çocuklar hakkında fenalık düşünenleri? İnsandan insana zulüm dişlerini gösteren köpekleri incitiyorlar mı?

Yürürken ne çok düşünceye kapılıyor insan. Bütün öfkesini çıkarası geliyor. Dünyayı söküp atmak başka bir yaşam kurmak istiyor. Yürürken kendimden geçiyorum. Oksijen böyle kafa yapıyor. Düşüncelerim hep karmakarışık. Bir çorap söküğü gibi gözüküyor ama hepsi net. Sadece zamandan ve cesaretten yoksunum.

10 dakikada neler düşündüm böyle? İnanamıyorum. Oysaki sadece evime gidecektim. Kapımı açıp kendimi kanepeme bırakacaktm. Hiçbir şey düşünmeden tatlı bir uykuya dalacaktım. Sevdiğim kızı düşlerime sokacaktım. Yine olmadı. Yine beceremedim düşünceden sıyrılıp yaşamayı. Gark olduk deyip biz zamirini kastetmiştim ya? Yalan. Aslında sadece ben böyleyim. Düşünceye gark oldum. Yani saplandım, gömüldüm. Diğer insanlar umursamaz ve düşünmez. Böyle mutlu oluyorlar çünkü. Dünyadaki hiçbir şeyi önemli görmüyorlar. Onlara göre sadece hazları müspet. İncelikten ve gönül zenginliğinden yoksunlar. Birbilseler ne kadar çok kaybediyorlar… Bir kitap sayfasında hiç kaybolmadılar ki… Kendini hiç hırsızlığından ya da cinayetinden pişman olan, dünyayı fikirleriyle alt- üst eden birinin yerine koymadılar ki… Hiçbir fikri tartışmadılar. Hiçbir roman kızına aşık olmadılar. Yapmasınlar. Kalsınlar öyle hiçlikte ve karanlıkta.

Şükür ki yürümeyi durdurdum. Evime gelmişim. Gelmişim, çünkü durmam gerektiği hissine kapıldım. Artık hislerimi ve düşüncelerimi bu koca boşluğun içine bırakabilirim.