By Mustafa Üçgül on Salı, 11 Temmuz 2017
Category: Siyaset

YENİ BİR SİYASİ OLUŞUMUN GEREKLİLİĞİ

Demokrasiyi getirmiş olan Gazi Meclis ne yazık ki, demokrasiyi rafa kaldırıp bir diktatöre bütün yetkilerini devretmek için çalıştırılmıştır. Vaziyet sıkıntılıdır. MHP artık bu durumdan sonra hem tabanının hem halkın güvenini kaybetmiştir, Herkesin alay ettiği bir parti konumuna düşürülmüştür.

YENİ BİR SİYASİ OLUŞUMUN GEREKLİLİĞİ

Asil Türk milletinin kıymetli mensupları...

Hepimiz yaşayarak görmekteyiz ki, eski Türk siyaset anlayışı tıkanmıştır, hiçbir meseleye çözüm üretememektedir. 20 yüzyıl da servislerin şekillendirip, kontrol ettiği bu yapı Türkiye'nin geleceğini tehdit etmektedir. Bu kısır anlayışlar toplumsal taleplerden habersizdir, kendi kısır anlayışında ısrar etmektedirler. Bu anlayışlar Türk toplumunu bunaltmış ve bir çaresizliğe hatta umutsuzluğa itmiştir. Bu kısır döngü toplumu bir süredir akıl tutulmasına sürüklemiş, sürekli yaşadığı siyasi hayal kırıklıkları Türk insanının siyasetten soğumasına yol açmıştır. "Birbirinden farkları yok, hiç olmazsa istikrar devam etsin" düşüncesi ile umutsuzca inanmadığı ve sevmediği halde mevcut partilere mecbur ve mahkum edilmiştir.

Bu kontrollü yapılar, Türkiye'yi gerçek manada uluslararası bir tuzağa çekmiştir. Ülkeyi bu tuzaktan kurtarmakla görevli olanlar ile bu tuzakla mücadele etmesi gerekenler de, son yaşananları ibret ve üzüntüyle müşahade ettiğimiz gibi, bu tuzağın figüranları oldukların ortaya koymuşlardır.

Türkiye de mevcut siyaset ve mevcut partiler içinde bulunduğumuz durumun müsebbipleridirler. Anlayışları Türk toplumuna artık umut ve heyecan vermediği için toplum gelecekten ve siyasetten umut kesmiştir.

Son otuz-kırk yıldan beri ilk defa Türk toplumunda bir milli mücadele ruhu, birlik ruhu doğmaktadır. Sağ- sol kavramları ilk defa anlamsızlaşmış, toplum ilk defa, bekasının tehlikede olduğunun farkına varmıştır. Yeşermekte olan bu ruhu mevcut partilerin anlama ve kavrama gücü de niyeti de yoktur…

Yeni bir oluşum, yeni bir siyaset anlayışı ile bu günün toplumsal ihtiyaç ve taleplerine cevap verecek, eski siyasetin hastalıklarından sıyrılmış olarak, ülkenin tepesine çöreklenmiş olan bu ihanet şebekesini defetmek için tüm toplum kesitlerinin katılımını sağlayacak bir yapı ile teşkilatlanmalıdır. Parti taassuplarını aşmak zamanıdır.

Servislerin organize ettiği, etnik, dini, mezhep gibi temel değerlerimiz üzerine kurdukları ve kontrol ettikleri siyaset anlayışı ile milleti ayrıştırıp birbirine düşman etmişlerdir.

Ayrışmış kesimleri birbirleri ile mücadele ettirerek Türkiye'nin gelişmesini engelleyip, enerjimizi ve dinamizmimizi, içe dönük olarak kullanıp, zaman ve kaynak israfına yola açan bir yapı ile ülkemizin kontrolü ele geçirmişlerdir. Mevcut siyasi yapıların tamamı bu durumun hizmet kadrolarıdır...

İflas etmiş, ideolojik yapılardan ve iflas etmiş paradigmaların dayattığı sloganik düşünce kalıplarından kurtularak kendi düşüncemizin ürünü olan fikirleri hayata geçirmek zamanıdır.

Elbette bu oyunları püskürtmek ve varlığımızı korumak için birlik olmalıyız.

Ancak bu Emperyal güçlerin işbirlikçisi olan bir iktidarın ülkeyi felakete götüren, devlet kurumlarımızı çökerten bir zihniyete destek vermek için değil, bu oyunu bozmak için birlik olmalıyız. Ne pahasına olursa olsun işbirlikçi bu güruhtan ülkeyi kurtarmalıyız. Emelleri, ajandaları farklı olan bu güruhun son görüntüsü müspet gibi olsa da bu da milleti aldatmak için yeni bir maske olduğu sağduyu sahibi herkesin malumudur. Biz millet olarak bu işbirlikçilere mahkum değiliz. Her türlü istilaya karşı koyacak güçteyiz. Bu güruh bu gücümüzü, kurumlarımızı mefluç hale getirerek acz içinde bırakmaya çalışıyor.

Sadece kötü yönetiliyoruz..

Her şeye rağmen millet birlik içindedir, Ayrıştırmak için hatta bölmek için yıllardır uğraşılmasına rağmen bunu başaramadılar.

Terörle gerçek bir mücadele bu işi kısa sürede bitirir.

Gerçek manada kaynaklarımızın iyi yönetilmesi ve üretime dayalı bir ekonomik sistemle kısa sürede ekonomik sıçramayı gerçekleştirebiliriz.

AKP iktidarının hiç bir milli hassasiyeti yoktur. Türk ve Türkiye düşmanlığı genetiğine işlemiş yağmacı bir zihniyetin Türkiye'nin geleceğini karatmasına asla göz yumulmamalıdır. Karşı gibi görünse de, İşid kafası, Feto zihniyeti taşıyan bu güruh, PKK'nın hedeflerini gerçekleştirmek yolunda gizli ittifak içindedirler...

Mevcut yapı her türlü kargaşayı iktidarının devamı için kullanmakta, her türlü istismara açık olarak, gerçek manada terörle yeterli mücadele yapılmamaktadır. Hala devlet kadroları terör destekçileri ile doludur. Yanlış dediğimiz ancak kendilerince doğru kabul ettikleri dış politikalarla Türkiye'yi yalnızlığa ve çaresizliğe mahkum etmişlerdir.

Bütün değerlerimizi tarumar edip, servetimizi yağmalayarak yağmalatıp, bütün kurumlarımızı mefluç hale getirerek ifsad etmişlerdir..

Ülkeye kontrolsüz biçimde her türlü istismara açık dört milyona yakın Suriyeli sokulmuştur. Bunların içinde her türlü terör yanlısı vardır ve bunlar her türlü istismara ve kullanılmaya hazır bir çaresizlik içindedir. Ülkemiz de CİA, MOSSAT, Alman, İngiliz istihbarat örgütleri ne yazık ki kurumlaşmış haldedirler. PKK on beş yıldan beri mevcut iktidar tarafından korunmuştur ve şehirlerde her türü mühimmatı depolamasına ve teşkilatlanmasına göz yumulmuştur. AKP içinde, medya da ve saray da hala PKK' lılar ve Fetocu'lar etkin yerlerdedir. AKP, soytarıları ve etki ajanlarıyla doldurulmuş olan medya vasıtasıyla toplumsal algıları yönetmekte, milleti kendisine mahkummuş gibi hissettirmektedir.

Ne yazık ki varlık sebebi bu yapıyla mücadele etmesi gereken MHP yönetimi de bu yapıyla mücadele etmek yerine teslim olarak, destek vermektedir. MHP tabanına rağmen gerçekleşen bu görüntü MHP tabanını çok üzmüştür. Bu durum şu gerçeği de ortaya koymuştur. MHP sistem tarafından kontrol edilen bir yapı haline getirilmiş, seçimlerde tabanın bütün itirazlarına rağmen seçim listelerinin neden öyle hazırlandığı gerçeği de anlaşılmıştır.

Devlet Bahçeli ve ekibi böyle önemli, kritik zamanlarda tercihini bütün itirazlara, karşı çıkışlara rağmen hep sistemden yana koymuş, MHP fikriyatının tersine kararlar almıştır. Seçim listelerini de bu durumlar da kendisine itiraz edemeyecek, kendisi ile beraber hareket edecek adamlardan oluşturmuştur. Zaten itiraz edenleri de partiden ihraç etmiştir. Devlet Bahçeli, MHP gibi, milli refleksi, milli duyarlılığı çok yüksek olan bu kitlenin hassasiyetlerini zayıflatmış, donanımlı, bilgili, tecrübeli insanları partiden uzak tutarak, sadece emrine itaat edebilecek tiyniyette ki, insanları parti yönetimine getirerek, on dokuz yıldan beri de fikrin gelişmesini engelleyen, tam tersine, yüzeysel, fikri dayanağı ve kültürü zayıf olan bir kitleyi sokak jargonu ile ifade edilen, sadece PKK düşmanlığı üstünden yapılan kısır bir milliyetçilik anlayışına mahkum etmiştir.

Hal böyle olunca, on beş yıldan beri bayrak, millet ve devlet düşmanı olan bu güruhun, bir gecede değiştiğini sanarak onların iktidarlarını korumak amacıyla usulen hatta mecburen vatan, millet, bayrak sever olduklarına inandırmıştır.

Demokrasiyi getirmiş olan Gazi Meclis ne yazık ki, demokrasiyi rafa kaldırıp bir diktatöre bütün yetkilerini devretmek için çalıştırılmıştır. Vaziyet sıkıntılıdır. MHP artık bu durumdan sonra hem tabanının hem halkın güvenini kaybetmiştir, Herkesin alay ettiği bir parti konumuna düşürülmüştür.

Şimdi tam zamanıdır, yeni bir siyaset anlayışı ile her şeyi bir tarafa bırakarak, bütün bu ihanetlere karşı yeni bir direnç ve enerjiyle bilelenerek, bir karşı atağa geçip, artık "Türk siyasetinde yirminci yüzyıl ideolojileri iflas etmiştir" diyerek, bizi parçalamaktan başka işe yaramamış, sağ ve sol kavramlarını arkamızda bırakarak, hepimiz, herkes, yirminci yüzyılın, şartlarından ve gerçekliğinden doğan ideolojik yaklaşımlardan, bakış açısından kurtularak, çökmüş olan, gerçekliğini artık kaybetmiş, iflas etmiş paradigmaların peşinden koşmayı bırakarak, bu ideolojilerin bize giydirdiği düşünce kalıplarından kurtularak, ülke ve dünyanın yeniden geldiği, şekillendiği bir yeni yüzyıla yeni bir bakış açısı ile bakmalıyız. İsimlerimizin arkasına eklenmiş olan ve bizi birbirimize düşman eden, cu, cı, cü, çı, ist' lerden kendimizi artık kurtarma zamanıdır. Beyinlerimiz önce bu işgalden kurtarmalıyız…

Dünyaya ve içinde yaşadığımız topluma yeni bir göze bakabilmenin yolunu bulmak zorundayız.

Bayrak, Vatan, Bağımsızlık, Özgürlük ve Demokrasi gibi değerlerimize sarılarak, milletimizin bekası için birlik çağrısı ile,

-Bu günün şartlarını göz önüne alarak, dünyaya milli bir bakış açısıyla bakan,

-Bu günün toplumsal talep ve ihtiyaçlarına cevap verecek yeni, kucaklayıcı, bütünleştirici bir siyaset ve kültür anlayışını temellendiren,

-Yeni fikirlere açık, statik olmayan, dinamik,

-İtaat değil, demokratik katılımı benimsemiş,

-Lidere değil, ortak akla,

-Ehliyet ve liyakate değer veren,

-Doğmaların değil, aklın ve ilmin yön verdiği,

-Çağın bilgi ve birikimlerinden yararlanmayı metot olarak benimsemiş,

-Hukukun üstünlüğüne, insan hak ve hürriyetlerine inanmış,

Yeni siyasi bir oluşumu beraberce gerçekleştireceğiz...

MESELE TÜRK SİYESETİNDE BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK, BU İŞ İÇİNDE YENİ FIRSAT DOĞMUŞTUR.UMUT KIRMAYA DA HİÇKİMSENİN HAKKI YOKTUR..

-Kimlik ve inanç üzerinden siyaset en kolay iştir. Eski siyaset anlayışı bunlar üzerinden yürütülmektedir ve toplumu ayrıştırmada ve ortak hedeflere yönlenmesini engellemektedir...

-Yeni siyaset anlayışı bu ayrıştırıcı dili kaldırıp, bütünleştirici bir dil kullanarak, herkesin inanç ve yaşama biçimine saygılı, ortak hedeflere toplumu yönlendirmelidir...

TÜRK SEÇMENİ TALEPKAR OLMADI HİÇ...

YUKARDAN PARTİLERİN KİMLİKLER VE İNANÇLAR ÜZERİNDEN HAZIRLADIKLARI OYUNA EDİLGENCE KATILDILAR.

-Toplumsal hedeflerimizi gerçekleştirmek için:

-Gerçekten, bağımsız, şahsiyetli, milli bir dış politika...

-Gerçekten, üretim ve istihdama, milli faydaya dayalı bir ekonomik model...

-Gerçekten, ilimi ve teknolojik gelişmeyi artıracak, embesiller değil, zekalarını kullanabilen bilgili ve şahsiyetli bireyler yetiştiren bir milli eğitim ve kültür politikası...

-Gerçekten, adaletle yönetilen, hürriyet içinde ekonomik refah toplumu yaratmayı amaçlamış bir siyaset anlayışı...

-Gerçekten, devletin bütün kurumların da demokratik, denetlenen ve şeffaf yönetim bir sisteminin yerleştirilmesi...

-Gerçekten, nitelikli ve liyakatli bir yönetim kadrosu…

-Gerçekten, parasız, kaliteli sağlık, eğitim, toplumun bütün fertlerini kapsayan sosyal güvenlik politikası…

-Gerçekten, insanların, günün şartlarına göre, insanca yaşayabileceği bir ücret politikası…

-Gerçekten, adalet ve hukukun üstünlüğünü temellendirmiş bir yönetim anlayışı yeni kurulacak yapının en önemli prensibi olmalıdır…

YENİ SİYASİ ANLAYIŞTA, SİYASET RANT VE SERVET KAZANMANIN YOLU OLMAKTAN ÇIKARILACAK, SİYASET YETİŞMİŞ İNSANLAR ARASINDA BİR HİZMET YARIŞI OLACAKTIR.

Yönetim biçimi olarak iyileştirilmiş parlementer sistemin devamından yana olarak devletin en önemli, en yetkili kurumunun Gazi Meclis olduğunu vurguluyoruz.

Devlet erki; Yasama, Yargı, Yürütme üçlemesi ile kullanılır.

1) YASAMA, yani T.B.M.M'deki milletvekillerinin tamamı. Milletten aldıkları yetki ile ve anayasanın çizdiği sınırlar içinde kanunları yaparlar, bütçeyi hazırlarlar ve yürütmeyi denetlerler.

2)YÜRÜTME, yani hükümet, Yasamanın düzenlediği kanunları uygulayarak devleti yönetir.

3) YARGI'da alınan kararların, yapılan uygulamaların kanunlara uygun olup olmadığını denetler, yanlış bulursa iptal eder, uygulanmasını engeller. Yargı bağımsız ve yasalar karşısında herkes eşittir.

Milletinin varlık, devam ve bekası için varlığını adayan sessiz feryatların sesidir çağrımız.

Vesselam… M. Üçgül 

Related Posts

Leave Comments