By Dogan Ay on Salı, 02 Ekim 2018
Category: Siyaset

NASIL HAİN OLUNUR?

NASIL HAİN OLUNUR?

Son birkaç yıldır çok sık duyduğumuz bir ifade; hainlik.

Gerçekten nasıl vatan haini olunur hiç düşündünüz mü? Bir düşünün bakalım.

Yozlaşan toplumlarda önce kavramlar kadavraya çevrilir. İşte hainlik de kadavraya çevrilen kavramlardan sadece biri.

Öyle hemen milletini değerlerini kültürünü unutan diye düşünüyorsanız yanıldınız. Artık öyle değil dostum hem de hiç öyle değil hainlik. Bukelamun gibi bir şey oldu bu hainlik kavramı. Kılıktan kılığa renkten renge biçimden biçime giriyor. Tutturmak zor sizin anlayacağınız.

Ülkenin kötü yönetildiğini söylediğiniz an hainsiniz.

Bağlı bulunduğunuz siyasi oluşumu eleştirdiniz diyelim baş hainlerden biri oldunuz demektir.

Genel başkanınıza biat etmeyi unutmayın sakın. Bir gün yanlışlıkla genel başkanın gözünün üstünde ki kaşı görürsen hainsin.

Ekonomik sıkıntı mı çekiyorsun sus otur şükret. Gözünü hep yükseğe dikme. Bakma milyon dolarla oynayanlara. İhale takip edenleri görme ha. Bunları konuşma yazma. Yoksa durum vahim. Şayet konuşursan yazarsan sen bir hainsin. Asgari ücret neyine yetmiyor ve hey gafil?

Zam demeyesin yanlışlıkla. Aldığın ürünlere günlük fiyat ayarlaması yapılıyor. Zam ne kadar basit ne kadar banal bir ifade. Bu ifade ancak senin gibi hainlerden ortaya çıkar. Vatanını seven insan zamdan şikayet mi eder?

Hainligin gereği yok.

Düşünün attığınız her adım yazdığınız her kelime sizi hainligin dayanılmaz davetiyle kucaklıyor.

Hainlik artık bizden biri. Aileden adeta. O olmazsa yaşayamayız.

Otursan yürüsen konuşsan yazsan hatta düşünsen hain olmaya yeter.

Hainlikten nemalanan bir anlayış var çevremizde.

Siz de hain misiniz bir düşünün?

Biz de oturup şakşak yapmayı bilirdik biz de köşemize çekilip beddua etmesini bilirdik biz de aman bu yaşa kadar bir şeyler değişmedi bundan sonra mı değişecek kılıfını uydurur oturmasını bilirdik biz de gelen ağam giden paşam diye yazmasını bilirdik…

Yapmadık yapamadık.

Ne mi yaptık ?

HAİN OLMAYI GÖZE ALDIK VE SUSMADIK SAHTE DOLAR MİLLİYETÇİLERİNE KARŞI...

Bir fıkra ile kapatayım...

"Sovyetler Birliği döneminde bir muhalif elindeki bir tomar kağıdı kızıl meydan'da dağıtmaya başlamış. biraz sonra kgb ajanları gelip adamı yakalamışlar, ama bakmışlar ki dağıtılan kağıtlar boş. gene de adamı götürüp mahkemeye çıkarmışlar. boş kağıtları dağıtan adama, ilk celsede, "rejime muhalefet, parti'yi eleştirmek vs." bir sürü suçtan uzunca bir hapis cezası verilince, adam itiraz edecek olmuş: "iyi ama kağıtlarda hiçbir şey yazmıyordu ki..." hakim cevap vermiş: "bu ülkede yaşayan herkes neler yazması gerektiğini biliyor."

Muhabetle efendim.

Doğan AY

Related Posts

Leave Comments