By Barış Atagün on Çarşamba, 19 Şubat 2020
Category: Siyaset

Gezi Eyleminde Karar: Camiide İçki İçilmedi. Başörtülü Bacılarımız Dövülmedi

Dün geç olsa da adalet yerini buldu ve Gezi davasındaki tüm sanıklar beraat ederek Gezi eylemlerinin hükümeti yıkma girişimi değil bir halk eylemi olduğu tescillenmiş oldu.

Gezi eylemi, halkın yıllardır biriken suskunluğunun dışa vurumuydu. Halk yıllardır içinde biriktirdiği ne varsa Gezide dışarı vurdu. Hani yıllardır diyorlar ya bir ağaç için ayağa kalktılar. Hayır, efendim ağaç, bardağı taşıran son damlaydı

Gezi, Yıllardır ''Ben bilirim, ben yaparım, ben ne dersem o olur' zihniyetine karşı halkın ''Hayır her şeyi sen bilemezsin, her istediğini yapamazsın'' diye tepki göstermesiydi.

Lütfen o günleri tekrar hatırlayın.Gezi eylemleri nasıl başlamıştı?

Gezi eylemleri ilk başladığında bir avuç çevrecinin eylemi olarak başladı ve 2 hafta boyunca kimsenin umursamadığı, görmediği bir eylem olarak devam etti.

Bir avuç insan, 3-5 çadır gezi parkındaki ağaçları savunmak için bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı ve açıkçası fazla destek bulamıyorlardı

Peki, ne oldu da Gezi eylemleri, Cumhuriyet tarihinin en büyük halk eylemi oldu?

31 Mayıs 2013 gecesi Türk milleti için bir dönüm noktasıdır. İşte ne olduysa o gece oldu.

Gecenin bir yarısı silahsız, ellerinde gitar dışında bir şey olmayan insanlara polis öyle bir müdahale etti ki… Coplar, çadırları yakmalar, tazyikli sular… Sanki polis kendi vatandaşına değil de düşmana saldırıyordu

İşte polisin o müdahale görüntüleri Türk milletinin vicdanını yaraladı ve 1 ayda 100 destekçi bulamayan Gezi eylemi 1 günde 80 milyon destekçi buldu

31 Mayıs gecesinden sonraki eylem başka bir eylemdi. Artık mesele ağaç meselesi olmaktan çıkmış ezilen insanların yanında olma meselesi olmuştu.

Düşünün… Ankara'da, İzmir'de, Adana'da insanlar neden sokağa çıktı? Sadece gezi parkı için mi?

Hayatında İstanbul'u bile görmemiş insanlar neden sokağa çıktılar?

Bu soruya o günlerde hükümet ve yandaş medya şu cevabı verdiler: ''Devleti yıkmak için''

Halkın tepkisini o kadar yanlış yorumladılar ki sanki bir darbe girişimini bastırır gibi davrandılar. Şiddet gittikçe arttırıldı. Polislere sınırsız özgürlük verildi ve eylemciler arasına sızan maskeli provokatörler sayesinde sokaklar bir anda cehenneme döndü

Tabii bu arada camide içki içtiler, başörtülü bacılarımızı dövdüler gibi halkın dini duygularını kışkırtmaya yönelik yalanları da unutmayalım.

Oysa tek bir cümle gezi eylemlerini bitirmeye yeterdi. ''Tamam, halkın mesajını aldık projeden vazgeçiyoruz''

Ancak hükümet bunu söylemeyi gurur meselesi yaptı. Yıllardır istediği her şeyi yapmaya alışmış zihniyet için halkın tepkisi karşısında geri adım atmak kendileri için bir hakaretti.

Halka boyun eğmeyi hakaret gibi gördükleri için halkla uzlaşmayı değil çatışmayı seçtiler. Sonra da bu bir darbe girişimi dediler.

Basitçe anlatmak gerekirse kıvılcımın üstüne bir kova benzin dökerek yangın çıkardılar, sonra da ''Bakın bunlar evi yakmak isteyen kundakçılar'' dediler.

Dünkü duruşmada 7 yıldır şeytanlaştırılan, evi yakan kundakçılar olarak gösterilen insanların aslında darbeci, kundakçı olmadığı ispatlanmış oldu

Adalet geçte olsa yerini buldu. Peki ya gezide hayatını kaybedenler? Onlar için adalet yerini bulacak mı? Giden canlar geri gelecek mi?

Hayır… Gezi eylemi yargı önünde aklansa da toplumun vicdanında hep yara olarak kalacak.

BARIŞ ATAGÜN

Leave Comments