By Haki Korkmaz on Salı, 29 Ekim 2019
Category: Siyaset

GAVUR İZMİR

Zaman tüneli bazan insana çok şeyler anlatır.
Tecrübe...deney... 

Belgeye, bulguya hiç gerek yok. Yaşadıkların, gördüklerin sana yeterde artar bile...
Bizim gençlik yıllarımızda yaşadıklarımız ve sloganlaşan hareketimizdeki çizgiler bizler için bir tecrübeydi.

Yeni filizlenmişlerdi Türk siyasetinde. .
Mazlum...
Mütevazi....
Tabiri caizse ağzından ekmeğini al ye… Öyle türediler, öyle başladı hareketleri. Kendilerini hep mağdur gösterdiler. Hakları gasp edilen ve tek dertleri dinini, inancını yaşamak olanların hareketi....

Hepimizin desteğini aldılar. Sağ olsun, sol olsun, ülkücü, liberal....
Herkesin desteği onlarla beraberdi.
Bu pısırıklardan zarar gelmez, bunların derdi her müslümanın arzu ettiği şeylerdi. Dinini, inancını yaşamak.....

Fakat zaman uzadıkça bu pısırık diye tabir ettiğimiz masum yüzün altındaki canavar kendini gösterdi. Hemde en acımasız hali ile..

1972 Milli Nizam Partisi ile Türk siyasi hayatına merhaba dedi.....
Necmettin Erbakan Konya bağımsız milletvekili olarak gelen ilk genel seçimlerde aday oldu.

Erbakan hoca Konya bağımsız adayı olduğu halde, Konya'da hiç miting yapmadı ne hikmetse. Erbakan hoca bütün mitinglerini MHP'nin güçlü olduğu illerde yaptı. Tabiki önceliği doğudaki illerdi...
Bingöl..
Malatya..
Muş..
Elazığ, Erzurum… vs… vs…

Derken Erbakan hocaya Türk siyasetinin yolu açıldı ve TBMM girdi.
Miting alanlarında, zaman zaman kahve köşelerinde, iş yerlerinde ve çeşitli dost sohbetlerinde mikro çapta milliyetçilikler yapılmaya başlandı. İslam bor koruyucu zırh olarak kullanılırken, bu zırhın arkasına saklanılarak Türk toplumu bölünmeye çalışılıyordu.
"...sen Türküm dersen, ötekide Kürtüm der.." söylemi bunlar tarafından insanların kafasına kazıldı.

...Ve bir anda adeta sıçrayarak basamakları çıkmaya başladılar, Türk siyasetinde kilit parti rolünü üstlendiler. Ama nasıl oldu bu böyle? 

İşte bilinmesi gereken de burası.
Her yerde aday göstererek, Türkiye genelinde varlıklarını hissettirdiler. Özellikle, doğu ve Güneydoğu'da iyi bir taban oluşturdular. Üstelik bizlerin oylarınıda gafilce avlayarak kendi hanelerine yazdırdılar. Her seçim bölgesinde, özellikle kendileri MHP'den bir tık yukardalarsa, bizlerden oy isteme taktiği şu idi;
"...kardeşim siz de müslümansınız biz de, şimdi sen gidip oyunu öteki partilere mi vereceksin? Üstelik biz de, siz de inançlıyız ve ötekilerinden farklıyız. Ver oyunu bize ver, ziyan olmasın..."
Gerçekten çoğumuz bu tuzağa düştük ve onlara oyumuzu verdik. Maalesef Frankenstein'ın canavarını biz kendimiz yarattık.

Köprünün altından çok sular geçti ve nihayet o günlerden bu günlere geldik.
Milli olmayan Türk siyasetindeki güçlerin harekete geçmesi ile bugünkü karşı karşıya kaldığımız manzara ortaya çıktı.

Bölgesel etnik çağrışımlar, sahte içi kof milli sloganlar etkileyici oldu. Kendinden olmayanları, dinsiz, hain ve ipe sapa gelmedik bir sürü saçmalıklar...

Ege bölgesi, bu zevatın düşman gördükleri seçmen kitlesi idi. İzmirin adı "Gavur İzmir"di. İzmir bunların oyununa gelmedi ve milli konularda dik durdu. İzmirliler Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında yer alarak Efeleri ile Yunan'a Ege'yi dar ettiler. Onların her biri İzmir'in dağlarında bir çiçekti ve Ata'larının yanında vatan savunmasından yana tavır koydular. 

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında ikibin İzmirli aynı anda Zeybek oynayarak bu coşkuyu tüm Türkiye ile beraber yaşadılar. Ellerinde Türk bayrakları ile adeta bir gelincik tarlası oluşturdular...

Tabiki ben bu İzmir'i seveceğim, tabii ki ben bu İzmir'e meftun olurum..

Ama ya onlar...
Onlar kendini tarihçi zanneden bir fesli deli ile beraber oldular ve onun deli saçması sözünün arkasına takıldılar. "..keşke kurtuluş savaşını Yunan kazansaydı..." dediler. Ama inada İzmirli Yunan'ı denize döktü ve ben Türk'üm, Türk'e aitim dedi.

İkinci bir husus var ki, bu da herkesin dikkatini çeker oldu. 

Bugünkü yöneticiler her ne kadar milli günleri ve Atatürk'ü unutturmaya çalışıyorlarsa da; Türk milleti aksine, gittikçe büyük bir sevgi ile Atasına ve Milli günlere çoğalarak sahip çıkıyor.

Sevinçliyim....
Her günkünden daha çok sevinçliyim.
Bugünkü coşkuyu ve Ata'ya olan sevgi seli beni adeta çıldırttı. Sevgi, aşk insanı çıldırtır mı?..

Evet çıldırtır...
Ben çıldırdım, Atama, yurduma ve vatanıma olan sevgi beni çıldırttı.

Haki Korkmaz
Stockholm

Related Posts

Leave Comments