Yine mektup yazmışsın ahval nasıl demişsin,
Duvarımıza çivi çakamaz olduk emmi.
Vekilin keyfi gıcır n'eder asıl demişsin,
Kendi çocuğumuza bakamaz olduk emmi.


İnanması güç amma şaka zannetme bunu,
Pehlivanlık taslıyor, köylünün en zebunu.
Mücevherata döndü; deterjan, el sabunu,
Ellerimizi bile yıkamaz olduk emmi.

Rusya ile Ukrayna başlatınca savaşı,
Ülkede yağ kalmadı yavan yiyoruz aşı.
Yine de kimsede yok, yarınların telaşı,
Döküldü dişlerimiz sıkamaz olduk emmi.

Sakın sorma bonfile, pirzola, antrikotu,
Et yemek şöyle dursun bulamaz olduk otu.
Tutana helal olsun benzin ile mazotu,
Elli liralık bile çekemez olduk emmi.

Gün aşırı zamlarla vatandaşa çöküldü,
Peşinden de vergiler üstümüze döküldü.
Çekiştirip durdular her yanımız söküldü,
İğne-ipliği alıp dikemez olduk emmi.

Eskiden bir alana vardı bir de hediye,
Şimdi birden fazla yok, bilmiyorum ne diye.
Ne günü ne saati, belki birkaç saniye,
Başımızı markete sokamaz olduk emmi.

Bu kış çok uzun sürdü bilmem nasıl gelir yaz,
Evimize yerleşti karanlık ile ayaz.
En büyük kâbusumuz; elektrik, doğalgaz,
Lamba ve petekleri yakamaz olduk emmi.

Bulamasa da artık makarnayı, bulguru,
Kimse umursamıyor garibanı, mağduru.
Daima eğilmeye alıştırdık omuru,
Donumuza lastiği takamaz olduk emmi.

En güçlü ekonomi bizimki diyorduk ya,
Sazan balığı gibi ne bulsak(!) yiyorduk ya,
Daha bir sene önce aya gidiyorduk ya,
Kapımızın önüne çıkamaz olduk emmi.

B. Melih Emre