'Teşbihte hata olmaz' diyerek söze başlayayım. 

En sevdiğim papağan fıkrasıdır; 

Köyün birinde sahipleri kim belli olmayan bir iki tane ahlaksız, horoz delisi tavuk varmış. Köyde ne kadar horoz varsa hepsi ile cilveleşip dururmuş. Birine bir gülücük, diğerine bir gülümseme, öbürüne kırıtma derken horozlar birbirlerine girmişler. 

Köyün muhtarı kendi horozlarına bulaşmadığı sürece bir şey dememiş. Hatta köyün halini düşünmeden köy halkına ait diğer horozların birbirlerine didişmesini teşvik etmiş, ve bu tavuklara ne istedilerse vermiş. Aklı sıra diğer horozlar telef olurken kendi horozlarının palazlanmasını planlamış.

Ama ahlaksızlık sınır tanımıyor işte. Ne olmuş, ne bitmişse bir gün bu tavuklar 'bize ne istedikte vermedi' demeyip muhtarın horozlarına da yılışmaya başlamışlar. 

Tabi olan olmuş, aynı diğer horozlar gibi muhtarın horozlarıda tavuklar için birbirlerine ilk önce sataşmaya sonra da dövüşmeye başlamışlar. Olayı son anda fark eden muhtar çare bulamamış ve aldığı gibi bu tavukları kafese hapsetmiş.

Köyde kimseye zararı olmayan, köyü çok seven ve başından beri herkese tavukların ahlaksızlığını anlatmaya çalışan bir de papağan varmış.
Yaşlıymış ama zeki papağanmış. Öyle diğer papağanlar gibi tek becerisi ezberlediği lafları düşünmeden tekrarlayan, sahibine soytarılık yapan papağanlardan değil. Akıllı, tecrübeli, konuştuğunu bilen, tehlikeyi sezen bir papağan!

Papağanın öz sahibi yıllar önce ölmüş.
Evine nerden geldiği belli olmayan bir kahya yerleşmiş.
Kahya bu kendi kafası, hür iradesi olan papağanı sevmemiş ve nasıl kurtulsam diye düşünüyormuş.

Papağan bir gün yoldan bir kaç tane komunist geçerken köye dik dik baktıklarını görmüş.
Başlamış bunlara 'Yok vatan hainleri, yok moskof piçleri' diye ağzına geleni saymaya.
Bunlar çok sinirlenmişler, hemen gitmişler kahyaya.
Kahya hemen özür dilemiş ve fırsat bu fırsat derken papağanı evden kovmuş.

Papağanın gidecek başka yeri olmadığı içim yine evin etrafında kendi başının çaresine bakıyormuş.
Hal böyleyken bir gün bakmış yolun kenarından sağcılar geçiyor. Bunlara da açmış ağzını yummuş gözünü papağan.

Olayı uzaktan takip eden ve papağanın hala evden uzaklaşmamasından rahatsız olan kahya gitmiş muhtara ve papağanın köyün huzurunu bozduğunu söylemiş. Bunun üzerine muhtar papağanı yakalattırıp tavuklar gibi kafese hapsettirmiş.

Papağan kanatlar arkada başlamış kafeste volta atmaya.
Ama aynı kafeste günlerdir erkek kuşa hasret kalan tavuklar hemen başlamışlar papağana sulanmaya.

Papağan çok sinirlenmiş.
Dönmüş tavuklara;

'Defolun başımdan' demiş 'Ben siyasi mahkumum, sizin gibi oro..luktan yatmıyorum.'

***

Vallahi ne diyeyim, bence papağan haklı.

Yani hapiste yatmanın, hürriyetinin kısıtlanmasının çilesi yetmezmiş gibi, bir de fahişelerle bir tutulması bence cidden çok acı olmalı!

Ama bana sorarsanız, asıl şerefsizlik kahyada!

Zavallı papağanı evden kovması yetmiyormuş gibi bir de gidip muhtarla işbirliği yaparak fahişe tavuklar gibi hapse attırıyor.

Allah bilir bir de merak edip papağanı soranlara 'Kafeste hiç bir papağan yok' bile demiştir!

Mehmet Alp