1. Kare

Bugün bir dostla sohbette konusu geçti hadi biraz anlatayım karelerle.

Bazı dostlar burada masonluk üzerine konuşurken büyük bir gizemden bahseder gibi, hatta doğa ötesi bir düşülkeden konuşuyormuşçasına ifadeler kullanıyor. Bazıları da o kadar büyütüyor ki "her taşın altında bulunun çok güçlü bir örgüt" gibi anlatıyor.

Mahalle muhtarlığınınızın ihtiyar heyeti neyse, kanarya sevenler derneğinin insan kalitesi neyse, falan parti teşkilatının insan karakterleri toplamı neyse, bizim masoncukların kalitesi de o, daha ötesi yok.

Benim için ritleri ritüelleri sadece mizah konusu, ortaçağ filminden fırlamış halleri tavırları beni eğlendirir. Bugünkü giriş ritüellerini bir ilkokul müsameresi konusu yapın, o çocuklar gülmekten altlarına yaparlar oynayamazlar, ama koca koca adamlar bu ortaçağ teatral sahneyi ciddiyetle oynuyor. 

Fotoğraflara geçeyim;

1. kareyi bir kaç gün önce bir sahafta çektim: Mimar Sinan dergisi Masoncuklarımızın iç yayın organı. Belli ki bir "birader" ölmüş, ailesi de evdeki selüloz yığınlarını hurdacıya vermiş. (Pardon ölmüş dedim ama onlara göre "Hiçbir şey ölmez-Her şey yaşar" Kişi ölmez, sadece "Eb. Maş. 'a intikal eder. Sonra Evrenin Ulu Mimarı sonsuz mağfireti" ile onu kucaklar... Not: Bu ifadeler ölen biraderlerinin dergideki duyurusu altında yer alır). Yani bu dergileri evde tutmaya değmez.
Sadece dergiler değil, sahaflarda onların iç eğitim kitapçıklarını da bulabilirsiniz (Usta çırak kalfa).. Bol miktarda kelime içlerinde "Üç nokta" sembolü görürsünüz (iki nokta yanyana üçüncü nokta üstte ) . Gerçekten komik bir sembolizm dünyaları vardır. (Sütunlar, akasya dalı, tokmak, gönye, pergel vs vs.)

2. Kare

2. Kare: Dergi içinde "Localarda yapılan konuşmalar" başlığı altında Loca adı, konuşmacı adı, konu ve tarih yer alır. Bu konuşmalar 3-4 sayfalık metinlerdir, dergide yer almaz konuşmacı önceden hazırlanır A4 kağıda metni hazırlar locada konuşmasını diğer biraderlere yapar metni teslim eder. Bu konuşmaların %99 unun hiç bir ilmi kültürel değeri yoktur, yani bir lise ödevi kalitesindedir.

(Nereden mi biliyorum? çünkü rica üzerine bir dostumun masoncuk iki oğlu için, ayaküstü bir kaç metin hazırlamıştım sonra ödevlerini yaptırmaya çalışanlar artınca bastım fırçayı oradan biliyorum. Bu metinler derece kademe atlamalarına yardımcı olur. Bu çocuklarda "çevre edinelim de işlerimiz özel sektörde iyi olsun" hesabıyla girmişler de acıdığım için ödevlerine yardımcı olmuştum)…
Bu karede bazı isimler tanıdık gelir. Örneğin bir kaliteli insan vardır Birgün hoca Sarıkamış konusuna gönül vermiş çalışmalar yapan biridir. Elbette mesleği olan kalp cerrahi konusunda zirvede biridir. Mesela deizm üzerine yazı yazmış biri vardır, ne alanlar deizmden derim:)) . Neysseeee.

Bu dergilerde masonluk üzerine makalelerde bulunur ve bu makaleler bizim akademik makaleler gibi önce 2 paragraf İngilizce bir özet , sonra 3-4 sayfa metin şeklindedir. Bir Türkçe öğretmeninin önüne koyun bu metinlerde en az 10 hata bulur.

Dedim ya baştan; her türden, her karakterden, her kaliteden her dünya görüşünden, siyasetin her renginden birileri vardır mutlaka. (bu konuya girmeyeyim) Yani hiç abartmayın bunları, öyle gizem falan yükleyip korkutucu nesne gibi sunmayın. Bunlardan bir bok olmaz.

3. Kare

Bence dalga geçilecek, bizim sokak kenarlarındaki küçük dini şeyhlikler, tarikat yapıları gibi, ciddiye alınmayacak tiplerdir. Hür ve kabul edilmiş İskoç takımında "kadının adı yoktur" Özgürler denilen Fransız takımında kadın locaları da vardır ama onlar da "azıcıklardır". Ne de olsa Masonluk Sami kökenlidir kadın kısmının ne işi var ortalarda değil mi) (Avam dil ile anlatıyorum)

Sembollerini merak ediyorsanız TEVRAT'ı çok iyi okuyun sembollerin hepsi oradan intihaldir. Sizin tarikatlerinizde "kamil insan" yetiştirmek vardır, onlarda da "ham taşı yontmak"

3. karede ise derginin kapağını daha iyi görmeniz için bendeki bir sayı örneği. Kapağını açtığınızda "Gevşemeyin, endişe etmeyin. İnancınız sağlamsa , mutlaka başarırsınız . Şanı Yüce Kur'an 3:139" yazısı karşılar. Yani : "Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a'levne in kuntum mu'minîn" (neyseee yorum yok)

NEYSE diyeyim tekrar. bu kadarlık yeter, yine konusu geçerse anlatırım. Son 7-8 yıl hariç, öncesinde Türkçe yazılmış ve localarında satılan, dağıtılan ne kadar literatür varsa hemen hemen hepsi kitaplığımda var. M.Ö.A. üstatlarının yazdıkları haricinde diğer kitaplar pek okunmaya değer kitaplar değildirler.