Demokrasilerde aslolan milli iradenin yürütme gücüne yansımasıdır. Bütün demokratik toplumlar bu iradenin tam anlamıyla gerçekleşmesi için sürekli bir çaba içinde olmuşlardır. Ülkemizde Meşrutiyet, Tanzimat ve akabinde Cumhuriyetle gerçekleşen tekâmül ve devrim bu mücadelenin sonuçlanmasına yönelik bir gayret olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizim gibi doğu toplumlarında bu süreç sürekli engellerle ve darbelerle engellenmiştir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen çok iyi yol aldık.

Türkiye'nin çok partili sisteme geçişiyle birlikte toplumda karşılığı olan siyasi hareketler teşkilatlanarak siyaset arenasınasın da yerlerini almaya başladılar. Formel olarak çok partili sisteme geçtik. Oysa insanımız ne demokrasiyi içselleştirebilmiş ne de siyasi liderler demokrasiyi kabullenebilmişti. Adı demokrat parti demokrasiye karşı adı, Milliyetçi parti ama millet iradesini kabullenemiyor, adı muhafazakâr parti millet iradesini muhafaza etmekten çok kendi koltuklarını tahkim derdinde. Adı Cumhuriyet Halk Partisi ne Cumhuriyetin değerlerine ne de halkın kültürüne saygılı.

Siyasi partilerimiz ve örgütlenme biçimleri demokrasinin önünde en büyük engel olarak durmaktadır. Partilerimizin adları sizi yanıltmasın, hiçbir siyasi parti milli iradeyi içselleştirmiş değildir. İşin en hazin yönü ise parti liderlerinin koltuklarını tahkim etme adına yapay kutsallar yaratarak toplumu ona inandırmaları olmuştur.

Siyasi partilerimizin yerlilik ve millik konularında bile samimi olmadıkları gibi yerli ve milli oldukları dahi tartışma konusudur.

Bu partilerimizin karnelerine bir bakalım;

AKP öğretisi bu coğrafyaya ait değildir. Dolayısıyla duruşu, hayalleri ve gerçekleştirmek istediği hikâye de yerli ve milli değildir. İhvan öğretisiyle Türk milletini tasarlama çabasına olsa olsa Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktan başka bir şey değildir. Türk'e karşı ne varsa politikasının temeli yapan bu parti için sadece şunu söyleyebiliriz. Haçlının Türk'ten alamadığı intikamı bu sözde yerli devşirmelerle gerçekleştirmektedir. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik ihvan öğretisinde yeri olmayan kavramlardır. AKP'ye bu gözle bakmak lazım.

CHP öğretisi; jakoben elitist, militarist ve toplumsal değerleri dönüştürmeyi amaçlayan yerli ve milli olmayan bir öğretidir. CHP Cumhuriyeti kuran bir parti olmasına rağmen ne Cumhuriyetin faziletlerini sindirebildi ne de Türk milletinin maddi ve manevi değerleriyle barışabildi. AKP ve CHP bu siyaset anlayışlarıyla sadece birbirlerini beslemektedirler. Dini öcü gören bir anlayış ile dini istismar eden bir anlayışın aslında birbirinden çokta farkı yoktur.

HADEP ise ayır bir vaka olarak karşımızda durmaktadır. Milletleşme sürecinde olduğumuz bir asırda etnik bölücülük ile emperyal güçlerin en büyük taşeronu olarak siyaset arenasında yer almıştır. "İrademiz Öcalan'dır" diyecek kadar zihnini ve iradesini bebek katiline teslim etmiş bir yapının ne kendi tabanına ne de Türk milletine sunabileceği bir hikâyesi yoktur. Teröristlere askerlik şubesi görevini yapan böyle yapıların demokrasilerde yeri zaten olamaz.

MHP ise üzerinde çok durulması gereken bir yapıdır. Türk milliyetçiliği dünya görüşü gibi ilmi temelleri ve tarihi hafızası olan bir anlayışın bu parti sayesinde amaç olmaktan çıkarılıp davanın araçsallaşmasını hep birlikte gördük yaşadık. Türk milliyetçiliği anlayışında demokrasi, sivilleşme ve şahsiyetçiliğe dayalı özgürlüğün olmadığı despotik bir yapı Türk milliyetçiliğini nasıl temsil edebilir?

Lidere, teşkilata ve doktrine sadakat gibi antik çağlarda bile görülmeyen marazi hastalıkların kutsallaştığı bir yapı var karşımızda. İşin acıklı yönü egemen güçlerin esaretinden Türk milliyetçiliği düşünce sistemi ve saiklerinin çıkarılamamış olmasıdır. Lideri ve onun her sözünü kutsallaştıran anlayışın demokrasilerde ve özgür birey olma sürecinde yeri yoktur. Dolayısıyla MHP sivil, demokratik, hukukun üstünlüğü gibi değerlerle irdelendiğinde milli iradeyi temsil noktasında bu formel yapısıyla jakobenci bir anlayışı temsil etmektedir.

İYİ PARTİ diğer partilerin içine düştüğü hataya tepki olarak ortaya çıkan ve tıkanan sisteme deva olma iddiasında olan bir siyasi partidir. Demokrasi kültürü içselleştiği oranda ilgili kuruluşlarda başarı ortaya çıkar. İyi partide liderin iradesinin tam desteğine rağmen hikayesini bu süreçte tam anlamıyla hayata geçiremedi. Zira parti mensupları da Türk toplumunun ortak bileşkesidir.

Demokrasiyi içine sindirememiş eski marazi hastalıkları öne çıkanların olduğu bir yapı olarak karşımızda durmaktadır. İlk kez bu partiyle yerli ve milli bir refleks siyaset arenasında vücut bulmaya çalıştı ve bu çaba devam etmektedir. Ancak başta egemen güçler ve türevleri bu hikayeyi iğfal etmek için her türlü çabayı sergilemektedir.

Sonuç itibariyle siyasi partilerimiz parti içi demokrasiyi içselleştirdikleri oranda Türk milletinin maddi ve manevi değerleriyle hemhal oldukları oranda yerli ve milli olabilirler. Hamaset ve yapay kutsallarla insanları uzun süre rem uykusunda tutamazsınız.