KİRLİ BİR SAVAŞIN PARÇASI OLMAK İSTEMEZDİM

Türkiyenin Suriye topraklarına girmesine saniyeler var. Belkide ben bu yazıyı yazarken girmiştir bile.

Yazımın başlığı kirli savaş.
Bilerek, seçerek koydum ben bu başlığı.

Bizler 'bu savaş nasıl başladı, neden oldu' sorusuna cevap aramadan Suriyeye girmemizin çok ama çok önemli olduğunu söyler dururuz. 

Suriye kendince huzurlu bir ülkeydi. 
Baba Esad dönemi bizler için pek hoş sayılmazdı. Ama Beşar dönemi bizler için hiçte kötü değildi. 
Eğerki aklımızda bir sıkıntı yoksa, o günleri kafamızda bir canlandıralım. 
Türkiye orada bakanlar kurulunu topluyor, maçlar oynanıyor, sınırlar açılıyor ve her iki ülke halkı mutlu, seviniyor. 
Çünki sıfır sorunlu dış politika çok güzel, iyi sonuçlar alınıyor dedik hepimiz. 

....Ve bir sabah bizim dünya lideri 
"...Eyyyy Esad, sen halkına demokrasiyi vermen gerek, özgürlükler vermen gerek vs.. vs...." (sanki bizde vardı da..) 

Amerika ve İsrailin arzusu üzere komşumuzla ebedi kan davalı olduk. 
Bize çok güvenen Esadı vurduk. Suriye hayaletler ülkesi oldu, üç gün sonra Şam'da Emevi camiinde namaz kılma hayalleri kurduk (Zaten bu söz başlı başına dünyayı karşımıza almamıza yeterdi). Halbuki bizim gerçekten o bölgede bizimle iyi ilişki içinde olan dost ülkelere ihtiyacımız var. 
Bir insanın iyi geçindiği mahalle komşusu ile arayı bozması için deli olması gerek. 
Bizde işte bu deliliği yaptık.

Tabi sadece bu delilikle kalmadık. 
Suriyede Kürtlere zulûm yapılıyor denildi. 
Cumhuriyet bayramı günü, benim şehit kanı ile yıkanmış topraklarımdan Cumhurriyet'ten intikam alırcasına, YPG'ye Kandil'deki itlere el sallayarak yol verdik. 

Yalanmı? 
O günün başbakanı 'ha Kobani, ha Diyarbakır' vurgusunu yaparak, bizi de bölünmenin odağına koymadı mı? 
Süleyman Şah türbesi taşınıp sınıra getirtilmedi mi? 

Bizler Suriye'deki huzurun bozulması ile kendimizi bir anda sorunlar yumağının tam ortasında bulduk. 
İşid' ile orada sözde islamı temsil eden ama aslen bir İslam düşmanı, bir barbar ordu kuruldu. 
Tüm lojistik, destek ve moral İsaril ve Amerika tarafından esirgenmedi bu Barbarlardan. 
Ama bizde hep yedekte tutarak bölge devletleri için bir model teşkil ettirdiler. 

Amerika düne kadar binlerce TIR silah ve lojistik destek vererek PKK yı 'yenilemez güç' haline getirdiğine inadıktan sonra, bizim burada işimiz yok dercesine defolup gitme kararını aldığını söylûyor. 
Türkler ve Kürtler arasında anlamsız bir savaştan bahsediyor, ki doğru. 
Çünki Kürtler ve Türkler arasında zaten sorun yoktu. Ama bu sorunu da çıkaran gene bu denizler ötesi şeytandan başkası değildi. 
Biz şimdi hep bize uzak olan ülkelerin bizim çevremizde oluşturduğu sorunlarla cebelleşerek, huzur için bir adım ileri gidemedik.

Sevgili dostlar şapkamızı önümüze koyalım ve bizler bu günlere nasıl geldik sorusunu önce kendimize soralım. 

Orta doğu gerçekten bir bataklık. 
Amerika bunu biliyordu, görüyordu. 
İsrail gayet mutlu, Amerika defolup gidiyor,... 

Eee kaldık biz baş başa. 

Biz baştan bu itlerini kirli oyunlarına teşne olmasaydık, bugün bizim 'girelim mi, girmeyelim mi' diye bir kaygımız olmazdı. 

17 yılı iyi okuyun ve göreceksiniz bütün olumsuzlukların içinde hatır için bulunmuşuz ve bize pahalıya mal olmuş.
Bugünki manzara bizi Suriye içlerine girmeye mecbur etmiş. 
Desteklemek lazım ama bizi bugünki bu soruna macera uğruna sürükleyen zatın hiçmi suçu yok? 

Hepimzi biliyoruz Suriye içinde ne kadar terör örgütü varsa hepsi Türkiye karşıtıdır. 
Biz kendimiz özellikle onları sanki buraya davet ettik. 
Suriye'ye gidip savaşmaları için, Hatay ve Kilis bu terör örgütlerinin toplanma yeri idi. 
Yani biz taa baştan kendi ayağımıza kurşun sıkıyorduk.

İşin özü şu....
Türkiye şu anki hali ile orada bulunmadı. Her ne kadar haklı ise de, işi baştan beri hep Sam amcanın arzusu üzere yaptığı için bence büyük hatalar yaptı. 
Bugün kendisi için tehlike gördûğü bu unsurlarıın oraya taşınmadına maalesef kendisi zemin hazırladı, kendi sonunu kendi bilerek hazırladı. 
Çünki başımızda bir BOP eş başkanį var. 

Biz BOP'a göbekten bağlı olduğumuz müddetce başımız sorunlardan kurtulmaz. 
Bu gün bu gider, yaraın başka bir sorun gelir. 

Çünki kafa ve mantık değişmedikce huzuru, refahı yakalamak hayal olur.

Haki Korkmaz

Stockholm