Çoklarının benim milletimi sevmez görünmesinin altında da Türk'ün yüceliğine duyulan haset ve kıskançlık var.

Fakat İsmail Kahraman gibiler ayrı.
Dediği o sözler bir sözcülük görevinin gereğidir.
Dikkat edin hiçbiri "Ne diyorsun Abi?" demediler.
Özellikle Tayyip Bey.
En ufak bir olaya bağıran çağıran biri kendisi 30 Ağustos kutlarken bu sözleri edene acaba "Susturun şu Bakırköylük adamı" dedi mi?
Biz duymadık ama dedi mi?

Bu zat, 30 Ağustos'un yüzüncü yılında bütün bağımsızlık mücadelemizi değersizleştirmek isteyenlerin sözcüsüdür.
Kutlar görünen tarih ve gerçek inkârcılarının da sözcüsüdür.
Feslinin boşluğunu doldurma peşinde bir mürididir.

Normal memleketlerde bu gibi insanlar kamuoyu önünde etkili yetkili sıfatını kazanamazlar.
Zerresini ima edenin sesi kesilmekle kalmaz varlığından bile kimsenin haberi olmaz.
Çünkü buapaçık gerçeği inkar millet meselesidir.
Hakimiyet meselesidir.
İstiklal Harbi olmadı diyenin yeri bellidir.
Orada doktorlar göreve çağrılır. ;
Meczupların herzelerine kimse müsaade etmez.

Bundan sonra "O dedi , biz demedik.." diyene aldanan aldansın.
Ben şerbetliyim.

Bu öyle bir anda edilmiş bir söz değildir.
İsmail Kahraman'ın MTTB Başkanı seçildiği yıllardan beri dedikleri ve yaptıkları ortadadır.
20 yılda merkeze ve devlete yerleştikleri halde değişmediler.
Onların kafası hep başka yerlerdeydi.
Hep başka yerde.
Sedat Peker de acaba bunu mu söylüyor?

Bu oyunu da anlamak lâzım.