Bu akşam yine Neşet ağamdayım. 
Nedendir, efkârlıyım galiba. 

"Bir Ayrılık Bir Yoksuzluk Bir Ölüm" türküsüne birisi bir yorum yazmış:

"Dinledikçe rahmetli babam geliyor aklıma.
Öyle olur olmaz her şeye gülemezdik, babam kızardı.
Babam, mekânın cennet olsun." 

Niye babam niye? Bırak gülsün çocuk, sebepsiz de olsa gülsün, ne olacak; çocukluğunu yaşasın...

Neden böyleyiz biz?
Çekingenlikle, baskıyla, otoriteyle yetiştirildik.
Kibarca "saygı" dedik, korkunun ta kendisiydi!

Kızmak, öfkelenmek, utanmak serbest de bazı duygularımızı niye saklıyoruz?
Ağlamak niye ayıp mesela? 

Büyüğün yanında gülmek neden ayıp?
Bir erkek, babasının yanında çocuğunu niye sevemesin? 

Peygamberimizi (asm), Hz. Hasan'ı öperken gören adam geldi aklıma.
Hani şöyle demişti ve şöyle demişti: 

"Benim on çocuğum var; şimdiye kadar hiçbirini öpmedim." 

Peygamberimiz de

"Merhamet etmeyene merhamet olunmaz." buyurmuştu.

Sahi, ne zaman olmamız gerektiği gibi olacağız?