Zulüm bir delik açar.

Koskocaman bir delik..
Önceleri yama yaparak kapatabilirsiniz.
Ancak zaman geçtikçe delik yama ile kapatılamaz hale gelir.
Tamir edilemez olur.

Artık değişme zamanı gelmiştir.
Zulmün ateşinin içine düşen yandığının farkına varmalıdır.
Yandığının farkında olacak kadar akıllı olamayanlar ateşini başkasına bulaştırmaya çalışırlar.

Ateşini başkasına bulaştırmaya çalışan kişinin tek bir özelliği vardır.
Tek bir özellik.
KENDİNİ HAKLI GÖRMEK..

İşte bu noktadan sonra geri dönüşü olmayan yolculuk başlamıştır.
Yama ile kapatılamayan delikten sızan ateş onu yakacak yok edecektir.
Kendi kendine değişemeyen kişi, ateşinde yanarak değişecektir.
DEĞİŞİMDEN KAÇACAK TEK BİR İNSAN EVLADI YOK DÜNYADA...

Zulmü seçenler baştan yenilgiyi kabul etmiş korkak insanlardır. 
Zalimler korkak insanlardır. Belindeki silahına, elindeki sopasına, akrabalarının kalabalığına, korumalarına, makamına, saltanatına güvenen herkes ama herkes korkak insanlardır.

Bir çocuk masumiyeti ile karşısına dikilip işaret parmağınızı kalbinin üzerine nişanlayarak ve gözlerinin içine bakarak bir kaç saniye öyle bakın. Karşınızda bir korkak göreceksiniz. Kendine ait hiç bir şeyi olmayan bir korkak.

Saltanat süren despotlar kendilerinden daha korkak insan yığınlardan cesaret alarak saltanatlarını pekiştirirler.

Unutmayın!
Firavuna sorulan şu soru manidardır.

"Tanrılığını nasıl kabul ettirdin."

Cevap ne kadar enteresan değil mi?

"İlk söylediğimde kimse itiraz etmedi."

Firavunlarımızı kendimiz yaratırız.
Musaların olduğu yerde Firavunların yaşama şansı yoktur.