Bir kâbus gibi üzerimize çöktü 2020.

Hâlâ asıl sebebi tam olarak açıklanamayan ve yarasa yediği iddia edilen bir Çinli kadının günah keçisi yapıldığı Covit-19 adlı salgınla savaşıyoruz. Birçok akrabamızı, dostumuzu, sevdiklerimizi bu virüse kurban verdik. Son nefeslerinde yanlarında olamadık, cenazelerine bile katılamadık.

Korku içinde evlere kapandık…

Üzerine ekonomik krizler, depremler, seller birbirini kovaladı…

İçimize içimize akıttık gözyaşlarımızı…

Bu süreçte yaşam şeklimiz ve birçok alışkanlığımız değişti. Kimi alışkanlıklarımız kendi isteğimizle değişti, kimi de dünyanın her yerinde salgını fırsata çeviren yöneticilerin kendi hayat görüşlerini dayatmaları sebebiyle…

Ve özellikle ülkemizde İBAN'ın ne olduğunu öğrenmeyen kalmadı…

Salgın, aşı, ilaç, siyasi kriz ve ekonomik çöküş derken üzerine bir de kuraklık eklendi ve bir şekilde bu yılın sonuna geldik…

Uzmanlar dünya genelinde daha kötü salgınların, hastalıkların ve olayların beklendiğini söylüyor.

Ülkemizdeki kuraklığın da gelecek yaz aylarında susuzluk ve gıda krizi olarak karşımıza çıkacağını düşünüce afakanlar basmıyor değil hani.

Görünen o ki, virüs başta olmak üzere siyasi çapsızlıktan kaynaklananlar dâhil 2020'de başlayan bütün sorunlar ve etkileri gelecek senenin ilk altı ayına kadar devam edecek, ikinci altı ayı ise ne kadar sorunu çözüme ulaştırdığımıza göre şekillenecek.

Yani sosyal medyada ,"2020 yılı altı ay uzatıldı" şeklinde çevrilen geyik muhabbeti pek de yalan değil.

Neyse umudunuzu tüketmeyin kıymetli dostlar; iyi düşünelim(ve tabi ki çalışalım) ki iyi olsun…

Daha iyi yıllarda buluşabilmek üzere Tanrı bizi korusun ve yüceltsin…

Sevgiyle kalın...


31 Aralık 2020