Bugün Twitter'da bir doktorun canlı yayındaki konuşmasını dehşetle dinledim. NTV televizyonunda yapılan bir röportajda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi bir Profesör tarafından "çocuklara kızamık ve hepatit aşısı yerine yanlışlıkla Covid aşısı yapıldığı ve bu aşının olumlu sonuçlar yarattığı, elde edilen verilerin yakında bilimsel yayın hâline getirileceği" ifade edildi.

Her şeyden önce her aşılama -çoğu tıbbî müdahale gibi- tabiatı itibariyle kasten yaralama suçunun tipikliğini oluşturur. Kanunî tanımına göre bir başkasının vücuduna kasten acı veren kişi kasten yaralama suçunu işlemektedir. Ancak bir suçun tipikliğinin meydana gelmesi o eylemin hukuka aykırı olduğunu garantilemez. Böyle bir durumun gerçekleşmesi yani tipik eylemin hukuka uygun olması hâlinde artık eylem cezalandırılmaz. Çünkü fiil hukuka uygundur ve hukuka uygun olan bir eylem kınanmayı hak etmez.

Çoğu tıbbî müdahale için de benzer bir durum söz konusudur. Tıbbî müdahalenin genişçe bir mevzuatı mevcut olup bu mevzuatta müdahalenin hukuka uygunluk şartları sayılmıştır. Bu şartlara uygun olarak yapılan tıbbî müdahale hukuka uygun hâle geleceği gibi şartlara aykırılık da müdahaleyi hukuka uygun hâle getiremeyecek ve dolayısıyla eylem suç olarak kalacaktır. Bir tıbbî müdahaleyi hukuka uygun hâle getiren söz konusu müdahalenin hukukî kurallara uygun olarak yapılmasıdır.

Bir tıbbî müdahalenin hukuka uygun olarak yapılabilmesi için müdahalenin kural olarak yetkili sağlık personeli tarafından, bir endikasyon (tıbbî zorunluluk) sebebiyle, hastanın aydınlatılmış rızasına uygun olarak ve modern tıbbın gerekliliklerine uygun olarak yapılması gerekir. Bununla birlikte -önceki blog yazılarımızda tartıştığımız üzere tartışmalı olmakla birlikte- tıbbî müdahale zorunluluğunun getirilmesiyle birlikte eylem yine hukuka uygun bir eylem hâline gelebilir, böyle bir kanunî zorunluluğun yerine getirildiği eylem de yine suç konusunu teşkil etmeyecektir.

Ancak ülkemizde henüz zorunlu aşı uygulaması başlamış değildir, TBMM'nin bu yönde çıkarttığı bir yasa yoktur. O hâlde mevcut hukukî ve kanunî durum açısından bir kimsenin aydınlatılmış rızası olmadan tıbbî müdahaleye tâbi tutulması tıbbî müdahalenin hukuka uygunluğunu ortadan kaldırır ve müdahaleyi suç konusu hâline getirir. Yine bir müdahalede "yanlışlık" olması malpraktis (tıbbî uygulama hatası) olarak değerlendirilebilir ve hekimin sorumluluğunu gerektirir. Üstelik sayın Prof. tarafından tıbbî müdahalenin sonuçlarına ilişkin verilerin toplandığı ve bir "bilimsel" çalışma hazırlığında kullanıldığı ifade edilmektedir. Bu ifade hem müdahalenin "yanlışlık" taşıdığına ilişkin iddiayla çelişmekte ve "yanlışlığın" kasten yapılıp yapılmadığına ilişkin bir soru işareti akıllara getirmekte hem de müdahalenin bir bilimsel çalışmanın taşıması gereken akademik etik kurallarına uygun olarak yapılmadığını göstermektedir. Etik kurallara aykırı, aydınlatılmış bir rızanın mevcut olmadığı bir çalışma bilimsel değere sahip olmadığı gibi aynı zamanda suç teşkil etmektedir.

Bu blog yazısının yazarı tüm aşılarını aşı randevusu açıldığı anda olmuş bir kişidir. Salgının bitirilmesi açısından aşının değerini anlıyor ve katılıyorum. Ancak hukukî olmayan bir aşılama hem daha büyük başkaca sorunları beraberinde getiriyor, hem de aşı karşıtlığı için argüman yaratıyor. Bugün aşı karşıtlarının argümanları ele alındığında pek çoğu uydurma ve bilimsel metodolojiden yoksun olan iddialar dışında yanlış salgın yönetimi politikalarının da aşı karşıtlarının elinde bir argüman hâline geldiği görülmektedir. Salgın kısıtlamalarının mevcut olduğu bir dönemde kalabalık siyasî parti kongreleri düzenlemek, birbirini yalanlayan ve tekzip eden bakanlık açıklamaları, hukuka uygun bir şekilde salgın yönetimini yapacak hukukî enstrümanlar mevcut olduğu hâlde bu enstrümanları kullanmayıp hukuksuz kısıtlamalarla temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmak, kişilerin yaşam tarzlarına müdahale anlamını taşıyan alakasız yasaklamaları salgınla mücadele kısıtlamalarının arasına katmak gibi siyaseten ve hukuken tasvip edilemeyecek davranışlar salgın yönetimine olan güveni azaltmakta, aşı ve bilim karşıtlarına argüman vermektedir.

Bu sebeple salgın yönetiminde hukuk kurallarına uygun, şeffaf ve öngörülebilir, temel hak ve hürriyetlere saygılı, bilimsel kurallara dayanan bir anlayışın hâkim olması çok önemlidir. Salgın yönetiminde yapılan hatalar aşı ve bilim karşıtlığı olarak geri dönüyor, neticesinde olan toplum ve insanlığa oluyor…

Pirali Çağrı ŞENSOY / 23.09.2021


* Blog yazımızın görseli söz konusu haberi temsilen Google görsel üzerinden yapılan arama neticesinde Aykırı Haber sitesinden alınmıştır. İlgili bağlantı: https://www.aykiri.com.tr/prof-dr-zafer-kurugol-den-skandal-sozler-bebeklere-yanlislikla-covid-asisi-yapildi/14454/