...MİLLET, DİN, ÜLKE AYRIMI YAPMAYAN AHLAKSIZLIK

Ne kadar takip ediyorsunuz bilmiyorum ama biz sınır ötesi operasyonumuzla ilgili tepkilerine odaklanırken, ABD başkanı Trump'ın kendisinin de iç politikada başı dertte. 

Zaten Türkiye'ye karşı takındığı küstah tutumun, ciddi ölçüde kendi iç siyasetinde çektiği sıkıntılardan dikkati dağıtmak amaçlı olduğunu düşünüyorum.

Demokrat Parti Trump'ı görevinden menetmek için meclis soruşturması başlattı. Soruşturmanın gerekçesi, Trump'ın Ukrayna başkanı Wolodymyr Selenski ile yaptığı bir telefon görüşmesi.

Geçen haftalarda anonim bir şahit bu görüşme esnasında Trump'ın Selenski'den, Joe Biden'in bir Ukraynalı enerji şirketinde çalışan oğlunun yolsuzluk yaptığına dair belgeler toplamasını ve soruşturma başlatmasını talep ettiğini, aksi takdirde ABD'nin Ukrayna'ya söz verdiği yardımları ödememekle tehdit ettiğini basına sızdırdı.

Obama hükumetinde başkan vekilli olan Joe Biden'in bir sonraki seçimlerde Demokratlar tarafından Trump'a karşı rakip olarak başkan adayı olarak atanacağı tahmin ediliyor. Yani iddialara göre Trump şimdiden rakibine karşı karalama kampanyasında kullanabileceği bir durum oluşturmak için harekete geçmiş ve (burası çok önemli!) buna ABD'nin dış politikasını alet etmiş.

Tabii Trump ve taraftarları için bu kendisine karşı başlatılan bir karalama kampanyası imiş. Evet, "üst düzey" bir siyasinin birinci derecede bir akrabasının ABD'nin itibarını zedelemesini engellemek için Ukrayna'dan Biden'in oğluna karşı araştırma başlatmasını 'rica etmiş' ama

ABD'nin Ukrayna'ya söz verdiği yardımlar asla pazarlık konusu olmamış.

Şimdi, şunu bilmekte fayda var:
Demokratların Trump'a karşı hedefledikleri mevzu bahis soruşturma, ABD siyaseti için çok normal bir şey değil aksine çok sıra dışı bir durum, 243 yıllık ABD tarihinde sadece iki kere denenmiş ve her ikisinde de başarısız sonuçlanmış. İlki 1974'de Watergate Skandalı yüzünden Nixon'a karşı, ikincisi Lewinsky skandalı yüzünden Clinton'a karşı soruşturma başlatıldıysa da, hiç bir ABD başkanı bu şekilde görevinden menedilmemiş. 

Her ne kadar muhalefet olsalar bile, Demokrat Partinin bu sıra dışı yönteme başvurması bile, Trump'ın ABD'de ne kadar tartışılır olduğunu ve ABD toplumunu iyice kutuplaştırdığını göstermekte.

Trump ABD'yi kutuplaştırıyor, çünkü 'Devlet Adamı' değil.
Trump tam bir popülist!

Yarbay Alexander Vindman

Örneğin dün bu davada Amerikalı Yarbay Alexander Vindman kongrede şahitlik yaptı.

Yarbay Vindman herhangi bir subay değil. Trump'ın güvenlik danışmanlarından biri. ABD'de 'savaş kahramanı' olarak tanınıyor. Göğüsü Irak Savaşında kazandığı madalyalarla dolu.

Yarbay Vindman, konuyu basına sızdıran ve tüm bu soruşturmaya sebep olan anonim şahidin iddialarını tasdik etti. Mevzubahis telefon görüşmesi hakkında Vindman milli güvenlik konseyi başkanına 'telefon görüşmesi beni tedirgin etti. Yabancı bir hükumetten bir ABD vatandaşı hakkında soruşturma başlatmasını talep etmeyi doğru bulmuyorum. ABD'nin ulusal güvenliğini riske atabilir.' diye rapor vermiş ve Trump'ın Ukrayna'ya verilen 400 milyon USD'lik yardımı baskı unsuru olarak kullandığını doğrulamış.

Bütün bu soruşturmanın kendine karşı uygulanan bir 'cadı avı' olduğunu iddia eden ABD Başkanı Trump'ın 'soruşturmada ifade vermeyeceksiniz' emrine aykırı davranan Vindman basına verdiği demeçte, '...Ben bir vatanseverim ve ülkemizi parti ve siyasete bağlı kalmadan korumak ve kalkınmasını katkıda bulunmak benim kutsal görevim.' diyor. 

Viindman'in verdiği ifadeden sonra Trump'ın bir çok parti arkadaşı ve taraftarı Vindman'e 'ispiyoncu' veya 'hain' diye saldırmaya başladılar bile. Ancak her cumhuriyetçi böyle davranmıyor. Örneğin eski başkan yardımcısı Dick Cheney'in Cumhuriyetçiler'den millet vekili olan kızı Liz Cheney, Vindman'a karşı Trump ve taraftarlarının sergilediği durumu 'utanç verici' olarak ifade etmiş.

Peki Vindman'a saldıran Cumhuriyetçiler kim?
En başta Trump sayesinde partiye gelmiş veya partide ilerlemiş olanlar.
Bu olay Trump ve avaresinin ülkesi için fedakarlığını kanıtlamış birine karşı takındıkları ilk olumsuz tavır değil.
Örneğin geçen yıl Senatör McCain öldüğünde Trump, ancak büyük bir toplumsal baskı sonrası mecburiyetten ve yarım ağız başsağlığı mesajı yayımlamıştı.

Çünkü onun için McCain ayni parti içinde olsa da ancak bir siyasi rakipti. Oysa McCain Vietnam savaşnda uçağı düşürülen, Vietkong tarafından esir alınan ve esareti esnasında gördüğü işkenceler yüzünden sakat kalan bir savaş kahramanıydı. Üstelik, Obama'ya karşı rakip adayken bir gösteride Obama hakkında atılan iftiraları yalanlayabilecek ve 'rakip olsak ve bir çok konuda farklı düşünsek de bay Obama'nın vatan severliğinden ve ABD'ye bağlılığından asla şüphe etmem.' diyebilecek kadar da dürüst bir siyasetçiydi.
Bütün bunları neden mi yazıyorum?

Öyle ya, düşünebilirsiniz, "ABD'nin derdi seni niye gerdi?" diye.
Evet, bu tavır sadece ABD ile alakadar olsa "başımın üstünde yeri var" derdim ama "popülizm" denilen bu illet maalesef küresel tehlike olmaya başlamış durumda.

Yani uzun lafın kısası, popülistlerin değer yargıları olmaz.

Onlar sadece kendilerini ve kendi çıkarlarını düşünürler. 

İster iç politika olsun, ister dış politika olsun, onları ilgilendiren tek şey kendi güçleri ve koltuklarıdır.
Gözlerini kırpmadan, sırf kendi politik amaçlarına ulaşmak için, ülkeyi kaosa, hatta savaşa, her türlü felakete sürükleyebilirler.

Popülizmin ideolojisi yoktur.
Halkta çoğunluğu nasıl elde edebileceklerse o ağızla konuşurlar. Yani doğru ve yanlış, çoğunluk neyi duymak isterse, söylemleri odur.
Bazen, Venezuela'da olduğu gibi, sol söylemle gücü ele alır bir daha bırakmazlar, bir çok zaman da halkın maneviyatını sömüren sol, sağ, muhafazakar, dindar ve milliyetçilik söylemlerle başa geçerler.

Kanun tanımazlar.
Ne ilahi, ne beşeri hiç bir kurala saygıları yoktur, çünkü kendilerini kanunun üstünde görürler.
Ağızlarından 'Allahı' düşürmeyenler bakarsınız Allah'ın kelamı ile 'Bakara-Makara' diye dalga geçerler.
Kimileri çıkar, bir milletin toplumsal barışının teminatı olan anayasayı ve anayasa mahkemesinin verdiği kararları saymadığını açıklar.

Popülistler için güçlerini kaybetmemek uğruna her yol mübahtır.
Gözlerini kırpmadan dün söyledikleri her şeyi bugün inkar edebilirler.
Dün en büyük demokrasi düşmanları iken, bir de bakmışsınız en hızlı demokrat olup demokrasi nöbeti tutarlar.
Hele, hele zora düşmesinler... Bir de bakarsınız dün hor gördükleri, aşağıladıkları 'ayyaşların' arkasına sığınırlar veya bir zamanlar ayakları altına aldıklarını baş tacı yaparlar.

Eleştiriye asla tahammülleri yoktur.
Onları eleştiren kim olursa olsun nefretlerinin tüm hışmına hedef olur.
Yukarıdaki örnekte gösterdiğim gibi, vatanına, milletine hizmet etmiş askerlere bile tereddüt etmeden saldırabilirler.
Ne ülkesi için savaşmış askere saygıları vardır, ne de öz kardeşini vatana şehit vermiş subaya...
Hatta bazıları dağlarda uluyarak 'milliyetçilik' yaptığını zannederken, sırf oturduğu koltuğa güvenerek cephede askerine 'piç' diye hakaret edebilecek kadar alçak, şerefsizdir.

İşte budur popülizm;
Din, millet, ülke tanımaz.
Ama en kötüsü;
Hiç bir 'değer' tanımaz.