Hiçbir ozana söylediği destandan ötürü kızılamaz bu ülkede çünkü o bu toprağın yükselen sesidir.

​        Türk tarihi boyunca ozanların dokunulmazlıkları olmuştur. Onlar, devlet başkanları da dahil olmak üzere devleti yöneten ve bu konuda söz hakkına sahip olan herkesi eleştirir, halka tercüman olurlar. Halkın sıkıntılarını ve ülkede ki olumsuzlukları dile getirmek için destanlar yazar ve bu tarihe düşülen not niteliğindedir. Ozanlar halka gönüllü olarak sözcülük eden kişilerdir ve üzücü olan artık sayılarının azalmaya başlamasıdır.

     ( Elbette bu azalma, sadece ozanlığına olan rağbetle alakalı değil.)

      Ozanlar, devlet büyükleri tarafından gönülleri hoş olsun diye davetlerde konuk olarak ağırlanır, özel olarak ilgilenilir, devletin işleyişine dair açıklamalarda bulunulur ve onun soruları halkın soruları olarak kabul edilerek cevaplandırılmaya gayret edilirdi. 

      Türk coğrafyasında asimilasyon ozanlık sanatını da etkileyecek seviyeye gelmiştir. Korkarak yaşamak, yandaş olmak zorunluluğunun diretilmesi ve aksi durumda yaşam alanının daraltılması tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Oysa bu coğrafyanın insanının en büyük özelliği, haksızlık karşısında susmaması ve açlıkta dahil olmak üzere ne ile sınanırsa sınansın bir olmaktan vazgeçmemesidir.

     Hiçbir ozana söylediği destandan ötürü kızılamaz bu ülkede çünkü o bu toprağın yükselen sesidir. Eminim bu yazıyı okuyan herkes hafiften başını sallıyor ve beni onaylıyor. Bu noktada benim o baş sallayan insanlarda dahil herkese ufak bir sorum olacak.  

    Ozan Arif bu topraklara mı ait değil yoksa Ozan mı sayılmıyor ?

     Elbette kişilere veya kişisel çıkarlara hizmet etmek ozanlığın şanını kirletir ve asla bu topraklar buna izin vermez. Ozan Arif dinleyerek büyüyen biri olarak, yeri geldiğinde isim isim destan yazıp afişe ettiği kişileri en iyi bilenlerdenim. Ozan ozanlığını her dönem yaptı ve o zeki hiciv anlayışıyla hepimizi hem düşündürdü hem güldürdü, muhataplarına ise haddini her daim bildirdi.  

    Ozan Arif Şirin'in MHP Genel Merkezi ile ters düştüğü hepimizce malum lakin bu ters düşüşün sebebini ülkenin gidişatına duyulan öfke ve üzüntüye vermek yerine salt MHP Genel merkezi ve Genel Başkanlık makamına kişisel bir düşmanlık olarak görmek ve yorumlamak, herşeyden önce bunca yıllık ülküdaşlık hukukuna haksızlık etmektir.   

    Birlik ve beraberlik mesajı vermeye kalkışmayacağım elbet ama birbirine kişisel kin güdenleri, bu uğurda vatanı hiçe sayanları bu topraklar defalarca kusmuştur. Takdir edersiniz ki kusma öncesi midenin aldığı o kötü durum tüm bedeni halsizliğe, yorgunluğa, ve ağrılara mahkum eder. Tıpkı şu sıralar Türkiye'nin yaşadığı ağrılar gibi.

      Bunca bulantıyı,ağrıyı, vefasızlık ve ihaneti bir şiire yükleyip geri kalan herşeyi unutmak sanki ülke güllük gülistanlıkmış gibi o şiiri ve ozanını mahkemeye vermek ise bu milletin aklıyla dalga geçmektir. 

    BU ÜLKE ADINA YAPMAKLA SORUMLU OLDUĞUNUZ VAZİFELERİNİZİN BAŞINA  ALALIM SİZİ EFENDİLER. OZANLARIN DESTANLARINI DEĞİŞTİRMEK SİZİN ELİNİZDE, DEĞİŞTİREMİYORSANIZ BUNUN BEDELİNİ DE ÖDEYİN BİR ZAHMET !