Doktormuş.

Konuşma dili patologuymuş.
İkinci ihtisası da iletişim bozuklukları imiş.

Bu profil gayet iyi.
Dil üzerinde düşünen ve yazan sıfatıyla beni de ilgilendirir.
Cumhurbaşkanı danışmanlığına atanması da iyi olmuş derim.
Bu hanımefendinin fotograflarını görünce de böyle düşünmeye devam edebilirdim.
Fakat...

Evet fakat, öyle düşünemedim.
Yazanlara, konuşanlara "Kadının durumundan sana bana ne.., işine bakalım" diyemedim.
"O fotograflarda -söylendiği gibi- kıyafetine rağmen bir pop starından daha fazla kadınlığını öne çıkarmasını hoş görün!" diyemedim..

Niye diyemedim?
Soyadı Kavakçı olduğu için diyemedim.
Çünkü bu Kavakçı ailesine bütün kapıların açıldığı izlenimi kamuoyunda yaygın ve maalesef doğru da.
O kıyafeti slogan gibi taşımanın fotograflarda ve mutlaka hayatta da öyle görünmeye mani olmadığını bildiğim için diyemedim.
Değil Türkiye'de, dünyanın en rahat memleketinde bile bu profilin sorgulanacağını ve kamuoyunun tepkisini kuvvetle çekeceğini bildiğim için diyemedim.

Buradan bir çok ders ve anlam da çıkar.
Biri şu: Kadın çarşaf da giyse, içinde ne varsa o çıkar.
Çıkmazsa kendisi böyle bile isteye çıkarır.
Veya bakanlara öyle bir mana yansır.
Yani kıyafet bu manada tek ölçü değildir.
Kıyafet kutsaması da yanlıştır.

"Eee ne diyorsun?" derseniz, sözüm açık.
Muhtemelen adı batı dillerindeki haliyle yazılmış bu Amerikalı danışmanımız çok tenkıd edilecektir.
Hayır ben Mariam değil aslında Meryem'im dese de tartışılacaktır.
Bu durumda dünyanın neresinde olursa olsun bu karardan dönülür diyenlere katılırım.

Ancak bunu bekleyenlere şunu hatırlatırım:
Bizde o muhafazakârlık yok.
Biz ölçüleri kaymış bir toplumuz.
Ortak doğruları çok azalmış bir toplumuz.
Ve nihayet çok keskin kutuplara ayrılmış görünen bir toplumuz.
Kısacası o görevden kendisi de gidemez, alınmaz da.
Gördüğünüz gibi hiçbir gösterge bizi doğruya iletecek durumda değil.
Bunu bir ümidsizlik gibi vermek istemem.
Ümidimiz her zaman diridir.

Fakat fotograf böyle.
Mariam Hanımefendi meselesi bu bakımdan da bizim için bir aynadır.