Bu dostça bir hatırlatma yazısıdır bütün "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" okuyucuya; o her kimse sıyrılıp var olan önyargılarından bir de bu süzgeçten geçirerek düşüncelerini öyle çıksın meydana, yine desin diyeceğini, anlatsın duygusunu, paylaşsın inançlarını, kısaca döksün ortaya varını yoğunu, ancak bilsin ki çok inandığı o fikirlerinin yakınında, uzağında, paralel uzanan ya da taban tabana zıt seyreden, birebir örtüşen veya tamamen alakasız sayısız renk ve çeşitlilikte muadilleri de yine aynı meydanda olacaktır. 

Söylemek istediklerimi madde madde sıralayarak özetleyeceğim, her hangi bir hususu dayatmak gibi bir gaye taşımadığım gibi hiç kimseyi, hiçbir düşünceyi eleştirmeye ya da savunmaya da çalışmayacağım. En baştan ifade ettiğim üzere özgür irademle kendi süzgecimden geçenleri çıkaracağım gün yüzüne, "Bir de benim penceremden seyredin manzarayı." diyerek sunacağım beğeninize:

  • Öncelikle sizin için "Var" ne anlama geliyor iyice bir netleştirin derim kafanızda, "vara yoğa maydanoz olma"dan önce meselâ kendi "varoluş"unuzdaki hikmeti bir idrak edin, çünkü "var"lığınız anlamsızlaşırsa her türlü etkileşiminiz de "yok"luğa mahkûm olacaktır.
  • Bilin ki, "mutlak gerçek" her ne olursa olsun, sizin doğrularınız yalnız ve ancak kendi bilginiz, kültürünüz, tecrübeniz doğrultusunda sahip olduğunuz idrak yeterliliğiniz çerçevesinde şekillenir, dolayısıyla bireysel kalitenizi geliştirip yüceltebildiğiniz ve aklınızı önyargılarınızı doğrulayabilmek adına değil aslında "var" olana ulaşabilmek yönünde özgür bırakabildiğiniz ölçüde "Var"ı anlama ve o "mutlak gerçek"e erişme şansınız olabilir.
  • Zaman akmaya, "var"lık "İlahi Nizam" ekseninde yenilenip gelişmeye devam ettiği müddetçe ki yüce Rabbimizin kâinata koyduğu düzen budur, her yaşta öğrenmeye ve kazanımlarınızı hayatınıza uyarlamaya gayret etmelisiniz, aksi hâlde hem bu dünyada hem de ahrette kaybetmeye mahkûm olursunuz.
  • Kalabalıklarda şuursuz yığınların akli melekeleri bastırılmış fiziki bir parçası olmak yerine ortak akılla hareket edebilecek dinamizme sahip dar ama etkin gruplarda hem fikri hem de bedeni manada bütün benliğinizle yer almayı tercih edin ki "var"lığınız anlamlı kalmaya devam edebilsin.
  • Şu halde Rabbimizin "O kullar ki, sözün tamamını dinlerler ve en güzeline uyarlar: İşte Allah(cc)'ın kendilerine doğru yolu gösterdiği kimseler bunlardır ve işte onlar, akletme yetilerini kâmil manada kullananlardır. - (Zumer 18, Mustafa İslamoğlu Meali)" uyarısı doğrultusunda akla ve ilmi gerçeklere uygun bir yaşam biçimini kendinize şiar edinmek seçebileceğiniz en hayırlı yol olacaktır.
  • Diyelim "varoluş"unuzdaki hikmeti idrak ettiniz, aklınızı önyargılarınızdan kurtarıp eğitiminizi sürdürdünüz ve hayatınızı ilmi gerçeklere göre şekillendirdiniz, bilinçli bir birey olarak tecrübelerinizi insanlığın hizmetine de sundunuz, işiniz bitti mi? Hayır. Yapmanız gereken son ve hepsinden önemli bir şey daha var ki eksikliği bütün o gayretlerinizi sıfırlamaya yeter de artar bile. "İrade"nizi, ki bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücünüzü ifade eder, her adımınızda mutlak surette tam manasıyla ortaya koymanız olmazsa olmazdır, yoksa doğruyu biliyor olmanız sizi doğruyu yapmaya götürmeyeceği gibi iyi bir insan olduğunuzu söyleyerek gerçekten iyi olamazsınız ya da çok şey biliyor olmanız o bilgiyle varlığa olumlu katkı sunmanızı sağlamaz.


En başından kendi pencerem diye başlayınca, oradan görünenler de benim "irade"me göre şekillendi. Farklı bir görüş ortaya koymak isteyen varsa buyursun. "İnsanlar konuşa konuşa..." demişler, yeter ki ortak akıl çalışsın.