Vakıflar Bankası, vakıf paralarıyla kurulmuştur.
Yüzyıllardır yaşayan bir iyilik kurumunun modern çağlardaki uzantısıdır.
Dolayısıyle Vakıflar Bankası hem bankadır, hem de banka olmadan önce ve asıl manasında vakıftır.
Yani, vakıf paralarının nasıl kullanılacağı Vakfiye adlı kuruluş senedlerinde bellidir

Onları kimse değiştiremez.
Kimse keyfine göre kullanamaz, kullandıramaz.
Ehliyet ve liyâkatin yanına konacak bu vakıf şartlarıdır.
Oraya falan veya filan siyasiyi, falan veya filan adamınızı tayin edemezsiniz.
Ona buna makam, para kazanma yeri arayacağınız yer Vakıflar değildir.
Eğer dine inanıyorsanız yapamazsınız.
Vakıf senedlerini açıp bakınız, bunları yapacaklar için en ağır beddualar vardır.
Lânetlenirsiniz.

İnsan haklarına inanıyorsanız, o vakıf paralarından faydalanacak olan ihtiyaçlılar bir bir sayılmıştır.
O hakka dokunmazsınız.
Hiçbir anayasa, hiçbir kanun bunları değiştiremezken siz buna hiç ilişemezsiniz.
Bunlar, diğer devlet işleri gibi ama onlardan da çok ve özel bir hukuka tabi olmak üzere "ben yaptım oldu" denecek işlerden değildir.
Şahsî mirasa dokunabilir miyiz?
Bu hem odur, hem de ondan da ileridir.

Dört gündür yazıyorum.
Daha önce de yazdım.
Çünkü ben bir vakıfçıyım.
TRT'ye geçmeden 6 yıl Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde çalıştım.
Bir kaç yılında ne kadar etkili pozisyonda çalıştığımı bilenler hala hayattadır.
O zaman yetkili durumda olan hiç kimse vakıftan faydalanmayı düşünmedi.
Düşüneni de biz engelledik.

Ben kağıt üstünde yetkisi olan biri değildim, çünkü çok gençtim ve düz memur maaşıyla çalıştım.
Vakıflar Bankası'na Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kültür işleri için bir kaç müşavir tayin edilmesine ön ayak oldum.
Yakın yıllarda Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı eden Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız onlardandı.
Söz yeterince uzadı.

Şimdi soralım: Kimler o bankaya tayin edilebilir?
Vakıflar bir kültür müessesesidir; bankasına bir kültür adamını yönetim kurulu üyesi tayin edebilirsiniz.
Onun dışında ancak ve ancak bankacılıkla ilgili kimseleri tayin edersiniz.
Bunlar hangi meslek ve branşlardan saymayayım.
Ölçü bellidir.
Yoksa vakfa ihanet etmiş olursunuz.

Her ihanet fenadır.
Fakat vakfa ihanet yüzyılların lanetini üzerinize çekecek bir ihanettir.
Millî güreşçimiz Hamza Yerlikaya hiçbir tarafıyla oraya yönetim kurulu üyesi olarak tayin edilecek bir isim değildir..
Rtük Başkanı olan zat da değildir.
Onlara bilmem kaçıncı maaşı verdireceğiniz yer aramak olacak iş değildir ama orası Vakıflar hiç değildir.
Onlar bunları bilmiyorlarsa öğrendiklerini düşünüyorum.
Hiç olmazsa Hamza'nın, ben millî güreşçiyim, ahlaken bunu kabul etmemem lazım diyeceğini ummak istiyorum.
Netice açıktır:
Bu tarih bilmezliktir.
Din bilmeziiktir.
Kültür bilmezliktir.
Ve bunların hepsinin kabul etmeyeceği bir durumdur.

Bunları söylemek eski bir vakıfçı ve kıyısından köşesinden bir kültür adamı olarak vazifemdi.
İçim yanarak söyledim.
İçi yanmayan da bizden değildir.