Özel günleri severim aslında... Aile içindeki özel günleri özellikle.

Dünyaya dayatılanlardan ise sadece anneler günü özeldir benim için. Belki gözümüzü dünyaya açtığımızda mevcuttu da ondan... Birçok şey gibi o da dayatılmış, farkında olmamış, kanıksamışız. Babalar günü ise sanki babalara ayıp olmasın diye sonradan dayatıldı gibi geliyor bana.

Hepsi neyse ne de, şu "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" bana hep itici geldi. Bir kere ortaya çıkış hikayesi herkesin bildiği çok elim bir olay… Pozitif ayırımcılık gibi görünen bu durum gerçekte kadının ezilmişliğinin göstergesidir. Sadece kutlanır; ama tecavüzler, dayaklar ve kadın cinayetleri devam eder.

Bir felaket sonucu farkındalık olsun diye iyi niyetle başlatılmış belki de...(Amerika'dan yayılınca iyi niyete de inanamıyor insan.)

Ama geldiğimiz noktaya baktığımızda farkında olduğumuz tek şey tamamen ticari araca dönüşmesi...

Mart kapıdan baktırınca, kazma kürek yaktırmıyor artık, belli bir kesimin cebini de yakıyor galiba. İndirim mi dersiniz, muhtelif hediye paketleri mi... Kısacası şirazesi kaymış bir gün…

Bir şeyi çok merak ediyorum. Şu fani dünyada "EMEKÇİ" olmayan kadı n var mı ki, böyle bir ayırım yapılmış. "Çalışan Kadınlar Günü" mü deselerdi acaba? Diyeceğim ama, gariban kesimde çalışmayan kadın da yok. 

Devlet okullarından birinde sınıfıma yeni gelen bir çocuğa "Annen çalışıyor mu?" diye sormuştum. O da:

"Evet." demişti. 
"Ne iş yapıyor?" 
"Kardeşlerime bakıyor, temizlik, yemek yapıyor, çamaşırımızı yıkıyor." 

Tabi ben soruyu yanlış sorduğumu cevabı alınca anlamıştım.

Çocuklardan aldığım hayat derslerinden biri de bu oldu. Bir daha hiçbir öğrencime "Annen çalışıyor mu?" diye sormadım. 

Çok gerekli olursa, "Annen baban ne iş yapıyor?" diye sordum.

Eğer cinsiyet ayırımcılığı yapılmıyorsa, neden "Dünya erkekler Günü" yok? Değil mi ama… Çünkü erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. Öğrenilmiş çaresizlik bizimkisi.

Bir gün annem, çocuklarımın lise yıllarında kızıma, "Elif, Emre'nin ütüsünü yapıyor musun?" diye sormuştu. Kızım çok şaşırmıştı. Anneme:

"Anneanneciğim, ben neden Emre'nin ütüsünü yapayım ki, Emre'nin eli yok mu?" demişti ve annem, benim kızımı iyi yetiştiremediğimi düşünmüştü. Ki, benim annem, çok aydın bir kadındı. Buna rağmen, kız kardeşin erkek kardeşin bazı işlerini yapması gerektiğini düşünüyordu. Yanlış anlaşılmak istemem, feminist değilim. Sadece cinsiyet farkının bu denli ayırıma sebep olmasına karşıyım.

Duygu Asena yıllar önce "Kadının Adı Yok" dediğinde kadına etmediklerini bırakmadılar. Herkes bir şeyler söyledi, yazıldı çizildi; kitap yasaklandı, yasak kaldırıldı...

Oysaki her toplum kendi hikayesini yazar, filmini çeker. Duygu Asena'nın yazdıkları bizim toplumumuzdaki on binlerce kadının hikayesiydi aslında.

Benim için "Dünya Kadınlar Günü" pozitif değil, negatif ayırımcılığın altının çizildiği bir gündür. Simgesi de yukarıdaki resimlerdir.

Kadın halklarına dair bir minnettarlığım varsa o da ANNEME-BABAMA ve GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜMedir. Gerisi teferruat!..