İnsanlığın mutluluğu için esas prensip; müşterek değer olan ''Güzel ahlakta bütünleşebilmektir''. Yani demem o ki insanlığın müşterek "Dini"; ''Güzel ahlak''tır. 

Din veya herhangi bir inanca dayalı mutluluk reçeteleri hiç bir zaman dünya insanları arasında ortak, istenen mutluluğu,huzuru sağlayamamıştır.

Bırakalım dinler arası farklılığı, dinlerin kendi mezhepleri arasındaki farklılıklar bile dünya var oldukça kavga nedeni olmuş, olmaya da devam edecektir. İnsanlığın kalplerinin toplu vurduğu değer; güzel ahlak üzerine olduğu an ancak beynelmilel mutluluk sağlanabilir. Çünkü güzel ahlak her türlü din ve mezhebin üzerinde müşterek değeridir.

Çok özür diliyorum; yukarıdaki cümlelerimi abdestli halimle yazıyorum; buna işaret etmemin nedeni de birilerinin ''Farklı şeyler söylüyor olmamı; abuk sabık nedenlere bağlayabilecekleri'' peşin hükmü ile zan yürütenlere karşı tedbir amaçlı belirtme ihtiyacı duydum.

Bu ülkeye sevdalı Türk milliyetçisi birisi olarak; zamanın birinde, takriben yirmi beş sene önce bu ülkenin gerçeği olan alevi insanlarımızı yakinen tanıyabilmek adına bir cem evini ziyaret edip, yapılan ritüelleri takip ettim; kendi kendime ''Yahu hangi dayatma, insanları şu aşk ile yapılan seremoniden vaz geçirebilir; veya yanlış olduğuna ikna edebilir. Dolayısıyla, bir sunni olarak bunu bir zenginlik olarak görüp, bu zenginliği izlemenin zevkini yaşamanın dışında başka bir sorgulamayı yapmaya hakkımız da olamaz; haddimiz de olamaz diye düşünmüştüm. Kendimce yapmış olduğum bu tespitlerim ufkumu çok açmıştır.

Peki beni bu noktaya taşıyan ne olmuştur; ''Alevi kardeşlerimize mezhep taassubu ile değil, ''Güzel ahlak sahibi'' insan olarak yaklaşıp, onları empati yaparak, anlamaya çalışım. Bugün alevi dostlarımın beni çok iyi anladıklarını iliklerime kadar hissediyorum ve şahsen kendileri ile çok iyi bir diyaloğum var. Elbette onlar da benim mezhebi kişiliğim üzerinden çıkarımlar yaparak, hiç de tahmin edemedikleri kanaatlere ulaşmış olabilirler.

Bu arada sunnilerin alevilere, alevilerin sunnilere inanç üzerinden görüş dayatmaları, birbirlerini dizayna kalkışmak kadar saçma bir şey olamaz. Bunu yapanlar aslında çözümü olmayan bir problemi ortaya atıp, tartışılmasından ego tatmini sağlayan kimselerdir.
...
Mezhepler oto kontrol ile kendi aralarındaki tartışmalarla kendi düzenlerini kendileri sağlayıp, standartlarını belirleyebilirler. Dolayısıyla, insanları aynı dinde(Gönlümüzden herkesin Müslüman olması geçse de) bütünleştirmekten ziyade; ilk önce güzel ahlakta bütünleştirmek insan mutluluğuna giden yolda daha pratik bir çözümdür. İnanın ki şu anda tüm Müslümanım diyenler olarak ilk önce ''Güzel ahlaklı'' olabilmeyi başarabilmiş olsak; belki de tüm insanlık akın aakın İslam'a gelecek

Allah'ın rızasını kazanmak için iyi Müslüman olma çabamız kendimiz için olması gereken bir çabadır. Ancak Müslüman bir birey olarak kendimizin haricinde dünya insanlığının mutluluğu için katkımız olsun istiyorsak; ilk önce güzel ahlakımızla ne yapabiliyorsak onu yapalım; sonra devamında da ''Güzel ahlaklı, dindar insan'' olarak ne yapabileceksek onu yapmanın çabası içinde olalım ama illede ilk önce ''Güzel ahlaklı insan'' olmak gerekir.


Mehmet Soral

soralmehmet{a}hotmail.com