Utandım!

Gerçekten utandım.
Açıkça söyleyeyim; 

'Benim Milletim' dediğim,
etnik köken, mezhep, cinsiyet veya her hangi başka bir ayrım yapmadan bir milliyetçi olarak sevdiğim, 
her türlü olumsuzluklara rağmen başka toplum ve milletlerden üstün tuttuğum, 
özellikle maneviyatının diğer toplumlardan çok daha üstün olduğuna inandığım ve 
manevi ve maddi refahının yükselmesi için elimden geldiği aklım erdiği kadar çabaladığım yani kısacası,
destanlara, tarihe sığdıramadığım aziz milletimin bir çok tepki, karar ve davranışı uzun süredir korkunç derecede canımı sıkmakta.

Buna rağmen hiç bu kadar utanmamıştım.
40 çocuğun ırzına geçilmesinin örtbas edilmesinde, kitlesel tepkinin yok denecek kadar az olmasında da çok kızmıştım, milletim beni korkunç hayal kırıklığına düşürmüştü.

Ama o olayda tepkinin yokluğunu kendime bir nebze olaya karışanların siyasi bağlantıları ve açıkça ifade edilmese de muhtemel bir baskıyla vesaire izah edebiliyordum.
Ama bu farklı.

Neden farklı?
Çünkü beni utandıracak davranışlar siyasete yakın bir kurumun tezgahı değil, doğrudan milletimin mensubu insanların ayıbı da ondan.
Sokağa çıkıp baktığınızda görebileceğiniz insanlar.

Alel acele bakkaldan alış verişini yapıp akşama yemeği yetiştirmeye çalışan anne,
bir an evvel evvel dönüp çocuklarına kavuşmak isteyen baba,
torunlarını görmek isteyen dede...
Yani sizin, benim gibi insanlar.
Her gün karşılaştığımız, hatta belki yakın çevremizde olan insanlar.
Kardeşimiz, baldızımız, bacanağımız, gelinimiz...

Hepsi bir araya gelmişler ve bir okulun önünde protesto eyleminde bulunuyorlar.
Okuldan çıkan otizmli öğrencileri yuhalıyorlar.

(Okul müdürünün bu eylemleri desteklediğine ve velilere yanlış bilgi verip onları yönlendirdiğine dair olan iddiaların asılsız çıkmasını can-ı gönülden diliyorum. Aksi takdirde böyle biri insan olamamış ki eğitimdi olsun!)

Bu kadar öfkelenmelerini gerektiren sebep (şükürler olsun ki) ne çocuk istismarı, ne de kendi çocuklarının ruh ve beden sağlığını tehlikeye sokabilecek başka bir durum.

Evet,
dediğim gibi ülkede 40 çocuğun ırzına geçilirken gıkı çıkmayan,
yatılı Kur'an kurslarında kız çocukları diri diri yanarken sessiz kalan bu yığın çok öfkelenmiş, çok sinirlenmiş okulu, öğrencileri yuhalıyor.

Celallenmelerinin sebebi de;
sağlıklı, 4/4'lük, Hitler'in değimi ile 'Übermensch' yani 'üstün insan' kendi çocuklarının (sitemim bu yavrulara da değil, yanlış anlaşılmasın) otistik çocuklarla aynı sınıfa, aynı okula gitmelerini istemiyorlarmış!...

Otistik çocukların kendi çocuklarına zararı olur mu olmaz mı ilgilenmek yok!
Otizm nedir bilmek yok!

Ne var?
En karanlık orta çağ cehaletinin sebep olduğu kin, nefret ve ayrımcılık var.

Haberi okuduğumdan beri düşünüyorum;
tutulacak, mantıkla izah edilebilecek hiç bir yanı yok.

Bir kere, bir çocuk hangi sebepten olursa olsun, ister otistik olsun ister başka bir sebep olsun, başka çocuklara zarar verebiliyorsa öğretmenler ve okul yönetimi o çocuğun velileri ile beraber zaten bu tehlikeyi ortadan kaldıran çözüm bulmakla mükellefler.

Kaldı ki, bildiğim kadarı ile, otistik çocukların agresiv, çevrelerini aşırı olumsuz etkileyebilecek davranış göstermeleri zaten nadir görülen bir durum. 

Zaten çocukların her çocukla aynı okula, aynı sınıfa gitmelerindeki amaç da böyle davranışlar göstermemeleri için gereken eğitimi en normal ortamda almaları.

Bütün gelişmiş ülkelerde özel durumu olan çocuklar için eskiden beri varolan okullar ya kapatılıyor. Bu tür okullara sadece durumları hiç bir şekilde normal bir ortamda idare edilemeyecek kadar özel olan çocuklar gönderiliyor. Batı bu tür özel okullar yerine çözümü normal devlet okullarında sınıflara bildiğimiz öğretmenlerin yanı sıra özel durumu olan çocuklar için gerekli ihtisasa sahip olan eğitmenleri vermeyi tercih ediyor artık.

Düşünce çok basit;
Bu çocuklar büyüyünce 'normal' insanlarla aynı toplumda yaşayacakları için bunu en küçük yaştan öğrenmeleri ve buna alışmaları gerek.
Olayın bir de tabii ahlakı ve duygusal boyutu var.

Hayvanlar aleminde sürüyü tehlikeye atacak kadar zayıf olan hayvan dışlanır.
Biz insanız yahu, insan!
Bu mu yani insanlık,
bizden farklı olanı, kaderi, talihi bizim kadar parlak olmayanı dışlamak mı?

Merak ediyorum,
o veliler çocukları yuhlamaktansa aileleri ile irtibata geçip o çocukları davet etselerdi, kendi çocukları ile kaynaşmalarını sağlasalardı ne zararları olurdu?

Söyleyeyim;
Hiç!

Aksine sadece o çocukları mutlu etmez, kendi çocuklarına da onları zenginleştirecek hayat tecrübesi kazandırırlardı.
Bir anne, baba olarak çocuklarına insan nasıl olunur bir parça öğretirlerdi.
Otistik çocukların ruhsuz, aptal ve etraflarında olan biteni anlamayacak kadar duyarsız olduğunu mu sanıyorlar?
Onların da her çocuk gibi şefkat ve sevgiye ihtiyaç duyacakları kimsenin aklına gelmiyor mu?

Tamam!..
Peki, dışlayalım.
Otistlerle başlayalım.
Sonrası?
Hitler'in yaptığı gibi belirlenen standart dışında kalan her insana uygulanacak bir ötanazi programı mı?
Standartları kim belirleyecek?
Bugün otistler,
yarın kekemeler,
sonra sağırlar,
sonra....
Sonra sakatlar, cildi bozuklar, siyah saçlı mavi gözlü olmayanlar mı?
Sıra kendi çocuklarına gelince ne olacak?

Bu an sahip olduğumuz sağlığı bir an sonra kaybetmeyeceğimize dair kimin elinde teminatı var?
İnsan olan böyle bir barbarlık yapmadan evvel bir düşünür.
Sadece bir saniye kendini o çocukların velilerinin yerine koyar ve 'Ben olsam (ki olmamaları kendi başarıları değil, tamamen kader!) ve biri benim çocuğumu yuhalasa ne hissederdim?' diye.

Hanımlar, beyler,
kimsenin yarına çıkacağına bir garantisi yok.
Allah korusun yarın öbür gün çocuğunuzun başına bir iş gelir.
Mezarını ziyarete giderken otistik evladını bağrına basan bir ana görünce 'Keşke otistik olsaydı da yeter ki bağrıma basabilseydim' dedirtmesin kimseye Tanrı!

İnsanı insan yapan vasıflardan bir dayanışmasıdır.
Toplum ile sürü arasında fark vardır.
Benim yerlere göklere sığdıramadığım milletimin içinde millet değil, sürü olmayı tercih edenlerin var olduğunu gördüğüm için utandım.

Ve sordum kendime;
"Bu mu kimsenin ağzından düşürmediği 'müslümanlık',
Bu mu Türklük,
ama her şeyden de önce bu mu insanlık?
Biz ne zaman bu hale geldik?
Biz ne zaman bu kadar insan olmaktan çıktık?" diye...