Bakmayın öyle, "Bir istismar konusu daha gündemden kalktı" dediğime. Evet, artık başörtüsü ve imam hatip tartışmaları ve istismarı geride kaldı fakat şimdi istismar aracının babası ile karşı karşıyayız. 

Başörtüsü, imam hatip vb iç siyasetin sorunu olduğu ve ezilenler Müslüman Türkler olduğu için Avrupalılar pek umursamıyor hatta içimizdeki bu sürtüşmelerden dolayı mutlu oluyordu. Ama Ayasofya tarihi özelliği sebebiyle dış siyaseti de ilgilendirecek. Yani istismar çıtası kendi elimizle uluslar arası boyuta yükseltildi.

Zaten her türlü elimizde ve emrimizde bulunan Ayasofya kozunu, iç siyaset uğruna masaya koyup harcayarak uluslar arası siyasette ilerisi için çok sıkıntılı günlerin kapısını araladık.

Bundan böyle Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi başta olmak üzere Hıristiyan ülkelerin siyasetçileri seçmenlerine, "Ayasofya'yı Türklerin elinden alıp eski haline getireceğini" vaat edecek. Ülkelerindeki camileri kiliseye çevireceğini söyleyecek. Ve her seçim sathı mailinde Türkiyeli siyasal İslamcılarla Avrupalı Siyasal Hıristiyancıların kayıkçı kavgasını izleyeceğiz. Belki de bir gün o ülkelerin birisinde bir cami kiliseye çevrilmesin diye burada Ruhban okulunu açmak zorunda kalacağız. Bir başka gün patrikhanenin ekümenliğini resmi olarak kabul edeceğiz. Bir başka gün Mescid-i Aksa hakkında konuşmaktan vazgeçmek zorunda kalacağız vs. 

Yanlış anlaşılmasın inançlı bir Müslüman Türk olarak bundan memnuniyet duyuyorum ama yetmiyor çünkü merak ediyorum; Ayasofya'nın cami yapılmasının ümmete ne faydası olacak? 

Meselâ Araplar bizi artık sevecek ve bugünden itibaren uluslar arası anlaşmazlıklarda Ermeni ve Rumların yerine Türkiye'yi mi desteklemeye başlayacak? Çok sevdiğimiz ve uğrunda siyonistlerle dalaştığımız Filistinliler, bayraklarında bulunan ve Osmanlı'ya isyan simgesi olan kırmızı üçgeni mi silecek? 

Yemen, Sudan gibi "fakir ama Müslüman" ülkeler şak diye zenginler kulübüne mi girecek? Arakan Müslümanları Budistlerin zulmünden mi kurtulacak?
Ya Irak, Suriye, Keşmir?
Ya Libya?

Ermeni işgalindeki Karabağlıları ve Çin zulmündeki Uygurları söylemiyorum, çünkü onlar "Türk" olduğu için siyasal İslamcılarımızın ilgi alanına girmiyorlar…

Sahi, Allah'ın İsrail'i ıslah etmesi, ıslah olmuyorsa kahretmesi için her gün Eyüp Sultan'da, Sultan Ahmet'te ve hatta Kâbe'de ettiğimiz ama samimiyetsizliğimizin eseri olarak bir türlü tutmayan dualarımız Ayasofya'da tutacak mı?

Peki ülkemize ne faydası olacak? 

Meselâ dindarlık derecemiz nereye yükselecek? Sabah uyandığımızda gözümüzü Hz. Ömer'in adaletine vasıl olmuş asude bir ülkeye mi açacağız? Kadına şiddet ve çocuğa tecavüz yarın sabahtan itibaren sıfıra mı düşecek? Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar şak diye bitecek mi? O müteahhitler milletin orasına koymaktan vaz mı geçecek? Evlerimize çelik kapı taktırıp son sistem kilitlerle donatmaya gerek kalmayacak mı? 

Meselâ işsizliği yüzde kaça düşürecek, doları kaç liraya indirecek, kişi başı milli gelirimizi kaç bin dolara yükseltecek? 

Meşhur şehrimizin sanayisinde dünyayı kıskandıracak buluşlara, icatlara mı imza atacağız bilemiyorum fakat bildiğim bir şey var ki, mezhep ve etnik farklılıklar sebebiyle bir araya gelemeyen, kendi içinde bölük pörçük olan Hıristiyan milletleri kendimize karşı aynı safta buluşturmayı bir kez daha başardık. Biraz daha uğraşsak adamların mezhep farklılıklarını bile ortadan kaldırıp kendimize karşı yekvücut yapacak potansiyel var bizde.

Acaba diyorum, İmamoğlu İBB Başkanı seçilmeseydi, şimdiye kadar bu konuda hep ayak sürümüş olan AKP Ayasofya'yı camiye çevirir miydi? Ve iktidar olduğu günden beri, ellinin üzerinde kiliseyi(büyük çoğunluğu Atatürk'ün bizzat kapattırdığı kiliseler) bu milletin parasıyla tamir edip tepesine çan takıp "Ya Allah Bismillah!" diyerek açmış olan AKP'nin çöküşünü Ayasofya'yı camiye çevirmek durdurur mu?

Umarım Ayasofya, İmamoğlu Fatih'in tablosunu İngiltere'den alıp getirince misilleme olsun diye camiye çevrilmemiştir.

Fethin ve İstanbul'a hükümranlığımızın sembolü iddiasıyla açtılarsa, fethin ve hükümranlığımızın en büyük sembolü, üzerindeki hilâlin İslam'ı, yıldızın ise Türklüğü sembolize ettiği, şehit kanıyla boyanmış Ay-yıldızlı bayrağımızdır(Bu bayrağı değiştirmek isteyen nice AKP'liler biliyorum).

Bu arada bizim bazı arkadaşlar, AKP'lilerin yanında kala kala Ayasofya'da çan çalındığına ciddi ciddi inanmışlar. Yahu AKP portakal ağacında vitamin bile değilken 1991 yılından beri kadrolu imamı olan Ayasofya'nın minarelerinde beş vakit ezan okunuyor ve Hünkâr Kasrı denilen bölümünde namaz kılınıyordu. Tabi, "Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış" o yüzden duymamışlardır. Haliyle Hünkar Kasrı'nı ibadete açan kişinin merhum Süleyman Demirel olduğunu da bilmezler.

Aasofya'yı her fırsatta "kılıç hakkı" olarak öne süren dostlarımızdan istirhamımdır; en az Ayasofya kadar sembol değerde olan Fener Rum Patrikhanesi, Trabzon Sümela Manastırı ve Van Akdamar Kilisesi için de aynı ilgi ve hassasiyeti bekliyorum. Buraları kimse babasının hayrına veya hediye olarak vermedi. Kılıcımızla, tankımızla, tüfeğimizle aldık; "Kılıç hakkı" fetişi arkadaşların Ayasofya için gösterdikleri samimiyeti buralarda da görmek isteriz…

Ayrıca bu samimi(!) arkadaşlar, AKP iktidara geldiği günden beri her yıl ikişer-üçer işgal edilerek Yunan eline geçen adalarımızı da geri almalılar. Özellikle bu adalardan birisi olan Eşek Adası, Milli Görüşün lideri Necmettin Erbakan'ın 12 Eylül darbesinden sonra zorunlu ikamet ettiği ada olup kutsal sayılır. En azından bu adayı Yunan işgalinden kurtarmak, kendilerini yetiştiren merhum Erbakan'ın hatırasına saygının icabıdır. Bunu yapabilecek kudret malum okçularda ve dantelli kefen giyen arkadaşlarda filan yoktur ama Rusya'dan bir kamyon paraya satın alıp paketini bile açmadan deponun en kuytu köşesinde çürümeye terk ettikleri S-400'ün fişini takmak yeterli olur.

Yazıyı bitirmeye çalışırken Size bir şey daha söyleyeyim mi?
Bakın burası çok önemli: 

Başörtüsü yasağı varken başörtünün ve başörtülünün toplumda bir saygınlığı vardı. Yasak kalktı, başörtü, onu savunanlar tarafından ayağa düşürüldü. 

Umarım Ayasofya da böyle olmaz...

12 Temmuz 2020